The Notwist konserinin haberini birkaç ay önce Last FM'in etkinlikler bölümünü gezerken aldım. İnanamadım, koşup official sitelerine ve MySpace'lerine baktım."Zaten Markus Acher Lali Puna ile de çalıyor. Birer gün ara ile sahne alıyorlarsa kesin doğrudur!" diye düşünerek geleceklerine rahatlıkla kesin gözüyle baktım.
Konser günü Taksim'e biraz erken gidip oranın tadını çıkaralım dedik. Bunu derken ne trafikten ne de arabayı kullanan arkadaşımın sapması gereken yeri kaçıracağından haberim vardı. Aah tabii TRT binasının yanındaki sapağın polisler tarafından kapatılması gecemize ayrı renk kaldı. Üstüne arkadaş döneceği yeri kaçırınca kendimizi Kadir Has Üniversitesi önünde bulduk. Her neyse...
Saat 21:30 civarı Salon İKSV'nin önünden geçerken kapıların yavaş yavaş açıldığını fakat kimselerin olmadığını gördük. "Biraz daha vaktimiz var" düşüncesiyle İstiklal'de bakınmaya karar verdik.Saat 22:30 olduğunda Salon İKSV'nin hemen yan tarafındaki inşaatın önündeydik. O noktadan Salon önündeki kalabalığı görseydiniz eminim benim gibi gözlerinize inanamazdınız. Bir an için içeri giriş ya da bilet kuyruğu sandım. Sonra aklıma Salon'un 1 gün önce yaptığı tweet'i geldi aklıma. Meğerse insanlar konser öncesi son sigaralarını içiyormuş :)
İçeri girdiğimizde konser daha başlamadan tıklım tıklım olan Salon, The Notwist'in başlamasıyla birlikte içeri doluşan insanlar sebebiyle dalgalandı. Çok sis ve duman içinde kalan seyirciler 2. olarak bu şoku da atlattıktan sonra kendini müziğe verdi. Bu arada Salon'un üst katında ayaklarını sallandıra sallandıra konser izleyen insanları kıskanmadım desem yalan olur. Her ne kadar üst katta yanlarda konser izlemek bana çok cazip bir fikirmiş gibi gelmese de ayakları sallandırma rahatlığında ve itiş kakış olmadan izliyor olmaları kıskandırdı :)
Biraz seyircilerden bahsedelim... "The Notwist'in şarkı aralarında DJ'e bağladığını düşünerek devamlı "whoaaaa!" diye bağırıp elleri kolları birkaç saniye havada, birkaç saniye yanındaki insanlara çarpanlar vardı" desem yeterli olacaktır sanırım. Konserlerde herkesin gönlünce eğlenmelerine ve hareket etmelerine hoşgörü ile yaklaşan ben, bu konserde yanımdaki kızın abartı bir şekilde dans edip video çekerken devamlı koluma ve çantama çarpmasından anormal rahatsız oldum. Gene de sesimi çıkartmadım. En arkalardan gelip sorgusuz sualsiz aramızda -abartmıyorum- 5 cm boşluk bırakarak dikilen ve Salon ortalamasına göre uzun kalan çifte kayıtsız kalamadım. Omzuna minik minik öldüren pıt pıtlardan yapar yapmaz hatasını anlayan çift, çok şirin bir şekilde "Önümüze geçmek ister misiniz? Böylece sizi engellememiş oluruz" dedikleri için birkaç dakika önce yaptıkları ayıbı unutturdular :)
Your Signs, Another Planet gibi çok sevdiğim ve seyircilerin de beklediği şarkılarını çalmadılar. Pick Up The Phone, Chemicals, Neon Golden, Pilot gibi popüler ve seyirciler tarafından sevilen şarkılarında ise herkes onlara eşlik ediyordu. Şarkı geçişleri, sahne ışıkları, The Notwist elemanlarının hepsinin yerinde duramaması... Son şarkılara geldiğimizde gözlerimi kapatıp tamamen müziğe verdim kendimi.
Konser bitip dışarı çıktığımızda hava değişmiş, deli gibi yağmur yağmış, sigara içenler kapı önüne dizilmiş konserin nasıl geçtiğinden bahsediyorlardı. Bense konser hakkında şunu dedim: "Yer yer arıza, yer yer özellikle rahatsız etmek istenmiş ve başarıyla rahatsız edilmiş, altı çok dolu bir müzik dinledim." :)
12 Ekim 2010
The Notwist
Yapışkanlar:
Andi Haberl,
bilet,
davetiye,
konser,
markus acher,
Martin Gretschmann,
michael acher,
salon iksv,
the notwist
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder