25 Aralık 2010

Yora Konseri Davetiye Sorusu!!!

25 Aralık Cumartesi akşamı Bronx Pi Sahne'de gerçekleşecek olan Yora konseri için 3 adet çift kişilik davetiye sahibini arıyor!



Sorulan soruya mail atarak cevap veren ilk 3kişi davetiyelerin sahibi olacak. O halde geçiyoruz soruya:

"Yora grubu dünyaca ünlü hangi müzik sitesinin İstanbul'da yaptığı şovlara dahil olmuştur?"

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...

23 Aralık 2010

Redd Softcore Unplugged Davetiye Sorusu!!!

Renault sponsorluğunda 25 Aralık Cumartesi akşamı Babylon'da gerçekleşecek olan Redd konseri için 3 adet çift kişilik davetiye sahibini arıyor!

Sorulan soruya mail atarak doğru cevabı veren 1.-5. ve 8. kişi davetiyenin sahibi olacak. O halde geçiyoruz soruya:

"Redd grubunun hangi şarkısı Norveç, Belçika, Fransa, İzlanda, İrlanda'da müzik listelerine girmeyi başarmıştır?"

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...

22 Aralık 2010

Archive DJ Set Davetiye Sorusu!!!

22 Aralık Çarşamba akşamı Bronx Pi Sahne'de gerçekleşecek olan Archive DJ Set için 3 adet çift kişilik davetiye sahibini arıyor!

Sorulan soruya mail atarak cevap veren 1.-4. ve 5. kişiler davetiyelerin sahibi olacak. O halde geçiyoruz soruya:

"Archive grubu hangi tarihte (gg/aa/yy) İstanbul'a gelerek konser verdi?"

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...

21 Aralık 2010

Archive DJ Set @ Bronx Pi Sahne, 22.12.2010

Geçtiğimiz aylarda verdikleri muhteşem konser ile Türkiye'deki fanlarıyla ilk kez bir araya gelen dev kolektif Archive'ın kurucularından grubun isim babası Rosko John, özel bir DJ set ile İstanbul'da


Grubun müzikal geçmişindeki belirleyici yapısı ve nitelikli vokalleriyle Archive kolektifinin en karakteristik üyelerinden olan Rosko bir çok ülkede yıllardır Basterdized Inc. adı altında gerçekleştirdiği solo performanslarıyla da tanınıyor.

'96 cikisli Londinium'dan son albüm Controlling Crowds'a uzanan Archive tarihinin önemli hitleri ve kendi mixleriyle karşımızda olacak olan Basterdized Inc. 22 Aralik gecesi ilk kez Bronx Pi Sahne'de!

Archive DJ Set'in 22 Aralık'ta Bronx Pi Sahne'de gerçekleşecek performansı için 3 adet çift kişilik davetiye yarın Ayaklı Etkinlik Takvimi'nde...

20 Aralık 2010

Sakin Konseri @ Bronx Pi Sahne - Kaan Temizkan

Ayaklı Etkinlik Takvimi'nden davetiye kazanarak Sakin konserine giden Kaan Temizkan'ın kaleminden konseri aktarıyoruz sizlere. :)

Bronx Pi Sahne'ye gitmeden önce bir şeyler içelim dedik ama demez olaydık. Cuma akşamı kalabalığını unutmuşuz. Kalabalıklar yarıldı, Küçük Beyoğlu'nda konsere gidilecek arkadaşlarla buluşuldu, boş masalar ayarlandı, biralar tokuşturuldu, alelacele içildi ve Sakin'e doğru yol alındı. 5-10 dakika gecikmeyle mekana girildi.

Vestiyer ücretinin olmadığını öğrenmemizle, mekana girerken ki enerjimiz daha da katlandı. Nedense vestiyer ücreti beni hep rahatsız etmiştir. Üstelik pek güven de duymam, bunu da belirtmeden edemeyeceğim efenim.

Bronx Pi Sahne'nin doluluk oranı gayet iyiydi, fakat geç kalmış olmamız bize doğru düzgün bir yer bulma konusunda sıkıntı yarattı. Sahneye yakındık, ama yol ağzında bulunmamız, insanların ve bira pazarlayan arkadaşlarımızın müdahalelerine sık sık maruz kalmamıza sebebiyet verdi.
Sahneye doğru gözlerimizi diker dikmez pembe ışığın abartılığından rahatsız olduğumu farkettim. Peki ya sahnenin önünde duran güvenlik görevlisine ne demeliydi? Ne denilebilirdi ki?
Sakin'i daha önce birçok kez canlı izlemiş ve dinlemiş biri olarak söyleyebilirim ki, dinleyici kitlesinde gözle görülür bir biçimde değişim var. Popülerliğin Sakin'e yaramadığını düşünenlerdenim, antiparantez ifade etmek isterim.

Konserin geneli itibariyle ses sistemiyle ilgili sorunlar yaşandığı barizdi. (Babylon dışında, ses sisteminde sorun yaşanmadan bitirilmiş bir konser daha izleyemedik İstanbul'da efenim.)
Ortada ya Sakin'den ya da mekandan kaynaklı bir problem vardı. Özellikle Özdemir Dereli'nin gitarının tonu konser boyunca kulakları tırmaladı. Ben daha önce bir Telecaster'dan böyle bir ses çıkdığını duymamıştım. (Fazla tizdi, kusura bakmasın.)


Konserin ilerleyen kısımlarında basın sesinin yükseldiğini ve bütün sorunları telafi etmeye çalıştığı hissine kapılmadım değil. Davulda Soner Özışık'ın tekniğini başarılı bulan biriyim ama açıkcası onun da çok tok gelen tonları yer yer beni rahatsız etmedi desem yalan olur. Yeni albümden çaldıkları bir şarkıda kullandığı ilginç tekniği her ne kadar arkadaşlarla çözemesek de (Güvenlik görevlisinden dolayı Soner'i göremediğimizden olabilir), kulak kabartmayı ihmal etmedik. Davuldan adeta elektronik bir ritim geliyordu, şarkıya çok yakışmıştı.

Vokal performansı yine mükemmele yakın olan Onur'a da teşekkürleri bir borç biliyorum. Sahne duruşu, enerjisi ve güler yüzüyle tek başına bile, sakin için olumlu şeyler söylememizi gerektiren performanslarından birine imza attı. Eski şarkılardan eski tadı alamadık ama yeni şarkılardan güzel yeni tadlar aldık. Son birkaç yıldır konserlerinde çalmayı ihmal etmedikleri "Amazing" cover'ı elbetteki gecenin en eğlenceli anlarını yaşattı.

Daha iyi tonlarla, daha iyi ses sistemleriyle ve daha profesyonel ışıklarla başka konserlerde görüşmek üzere...

18 Aralık 2010

Are You LOUD Enough Yarışması Sonuçlandı!

Ayaklı Etkinlik Takvimi'nden LOUD kazanan 5 talihli belli oldu!


Günlerdir yorum üstüne yorum aldığımız LOUD yarışması nihayet sonuçlandı. Random.org ile yaptığımız çekilişe göre aşağıda ismi geçen arkadaşlar Tommy Hilfiger'ın yeni parfümü LOUD'u kazandı. Kendilerini tebrik ediyor, yorum yazarken ekledikleri e-mail adreslerini sık sık kontrol etmelerini öneriyoruz:

Osman Seven
Cem Demir
Barış Evren Erdoğan
Gülcan Cantürk
Ozan Turgut

Çekilişe katılıp kazanamayanlar, hatta çekilişe hiç katılmamış olanlar üzülmesin çünkü çok daha büyük bir hediye kazanma şansına sahipler. LOUD'un Facebook sayfasında yapılan yarışmaya göndereceğiniz LOUD temalı çığlık fotoğrafları arasından en çok oyu alan, Tommy Hilfiger imzalı Gibson gitar sahibi olacak! Bunun yanı sıra yüzlerce LOUD parfüm, deodorant, makyaj ve traş çantası, ve t-shirt de sahiplerini arıyor olacak!

Facebook'taki yarışma da mı kesmedi? Olsun, bu kez de 97.2 Metro FM yanında! 24 Aralık'a kadar Mehmet Akif ve Arzu Kaya’nın 09:00-10:00 ve 17:00-18:00 saatlerinde yapacakları LOUD kazandıran programı dinleyebilirsin.

17 Aralık 2010

Sakin @ Bronx Pi Sahne, 17.12.2010 Davetiye Sorusu

17 Aralık Cuma akşamı Bronx Pi Sahne'de gerçekleşecek olan Sakin konseri için 3 adet çift kişilik davetiye sahibini arıyor!


Sakin'in şarkılarından birinde geçen "birden susarsa bütün yenilgiler..." cümlesinden sonra gelen ilk cümleyi plnekmekci@gmail.com 'a gönderen ilk 3 kişi davetiyenin sahibi olacak.

Maillerinizi bekliyorum!

Melissa Auf der Maur @ Salon İKSV, 17.12.2010 Davetiye Sorusu

17 Aralık Cuma akşamı Salon İKSV'de gerçekleşecek olan Melissa Auf der Maur konseri için 1 adet çift kişilik davetiye sahibini arıyor!


Sorulan soruya mail atarak doğru cevabı veren ilk kişi davetiyenin sahibi olacak. O halde geçiyorum soruya:

"Melissa Auf der Maur daha önce hangi gruplarda bas gitarist olarak yer almıştır?"

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...

Beady Belle @ Ghetto, 17.12.2010 Davetiye Sorusu

Carlsberg sponsorluğunda 17 Aralık Cuma akşamı Ghetto'da gerçekleşecek olan Beady Belle konseri için 3 adet çift kişilik davetiye sahibini arıyor!


Sorulan soruya mail atarak doğru cevabı veren ilk 3 kişi davetiyenin sahibi olacak. O halde geçiyorum soruya:

"Beady Belle'nin bu Eylül ayında çıkarttığı stüdyo albümünün adı nedir?"

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...

16 Aralık 2010

Handsome Furs Konseri Davetiye Sorusu!!!

16 Aralık Perşembe günü Bronx Pi Sahne'de gerçekleşecek olan Handsome Furs konseri için 3 adet çift kişilik davetiye sahibini arıyor!


Sorulan soruya mail atarak cevap veren ilk 3 kişi davetiyelerin sahibi olacak. O halde geçiyoruz soruya:

"Handsome Furs grubunun ismi nereden gelmektedir?"

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...

15 Aralık 2010

6. İstanbul Animasyon Festivali

Bu sene altıncısı düzenlenen İstanbul Animasyon Festivali, 16-19 Aralık tarihlerinde Pera Müzesi'nde.


Her sene olduğu gibi son 2 senenin en iyi animasyon filmlerini programına dahil eden İstanbul Animasyon Festivali, seyirciye animasyon dolu 4 gün yaşatacak. Yarışma dahilinde katılan filmler arasında ünlüler de yeni cevherler de var. 2010 Oscar ödüllerinde en iyi kısa animasyon filmi ödülünü alan Logorama festivalin öne çıkan filmlerinden biri. Alternatif bir Hansel ve Gratel hikayesi olan Hansel and Gretel: The True Story, dünyaca ünlü yönetmen Tomek Baginski'nin son filmi The Kinematograph ve bu seneki festivallerin gözdesi The Cat Piano yarışma dahilinde gösterilecek 140 filmden sadece bir kaçı. Yarışmaya Türkiye'den de katılan 33 film en iyi Türk kısa animasyon filmi olmak için yarışacak.

2010 senesinde dünyanın en önemli festivallerinde ödül alan filmler de İstanbul'da seyirciyle buluşacak. Annecy, Ottawa, Hollanda ve Melbourne Animasyon Festivallerine gidememiş meraklılar festivallerin en iyilerini izleme şansı bulacak.

Festivalde ayrıca atölye çalışmaları da olacak. Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Berat İlk pixelation atölyesi gerçekleştirecek. Maltepe Üniversitesi Öğretim Görevlisi Burak Şahin karakter tasarımı üzerine bir atölye çalışması yapacak. Bu çalışmalara katılmak isteyenler festivalin internet sitesini takip ederek kayıt yaptırabilecek.

Festival programına buradan ulaşabilirsiniz.

Sophie Ellis Bextor @ Babylon - Onursal Külahlıoğlu

Ayaklı Etkinlik Takvimi'nden davetiye kazanarak Binboa sponsorluğunda gerçekleşen Sophie Ellis Bextor konserine giden Onursal Külahlıoğlu'nun kaleminden konseri aktarıyoruz sizlere.


[özür dilerim, affedersin, özür, arkadaşlar ileride de. (yalan!)]
Nihayet kalabalığı yararak önden 4. ya da 5. sıradayız.

Babylon tıklım tıklım, beklendiği gibi, her şey çok güzel. 23:30'da bir pırıltı, Sophie sahnede. Ama hayır, kıyafetini sevemedim ilk önce, o ne öyle yahu? etek-şort mu? Ya da her ne deniyorsa işte ondan. Elbisenin siyah olması güzel fakat yaka ve manşetler yaldızlı, sarı. Hatırlıyorum çok eskiden önemli günlere giderken galiba annem giyerdi böyle kıyafetleri.

Tekrar bakıyorum, ama Sophie işte, yakışmış, hem de çok güzel olmuş işte. (Tabii ki Efes One Love'daki elbiseyle görmeyi tercih ederdim.)

"Dial My Number" geliyor, kalabalık dünden hoplamaya zıplamaya hazır, tabii ki biz de kafamızın güzelliğiyle beraber katılıyoruz onlara.

"Bittersweet", hız kesmeden devam, "Take Me Home", bir şey dikkatimi çekiyor, Sophie iyi dans edemiyor gibi, yeri dar diye mi acaba, tamam istekli ama bir şeyler var, iyi dans çıkmıyor. Böyle düşünürken "Me and My Imagination" geliyor, vokal çok temiz, çok iyi, zaten babylon ses düzeni gayet kaliteli olduğu için hiç bir pürüz yok şu ana kadar.

"What Have We Started" ile tempoyu düşürüyor, kalabalık sahneye çıkacak yoksa :) Arada cep telefonları kameralarına gülücükleri de eksik etmiyor. (Bir ara, bilen bilir Serpil Çakmaklı pozu bile çıkardı.) Hayranlar sürekli fotoğraf çekme telaşında.

İşte ne de güzel "Starlight" diyor, herkes hayran bakakalıyor. Bütün kalabalığın gözlerinin içine bakmayı da ihmal etmiyor. Starlight etkisiyle "Rebellion" geçiyor.

"Can't Fight This Feeling" sırada, arada bize söyletiyor, evet Sophie bence de "we should be lovers!" Suratıma bir tokat, yüzüğü, adeta gözüme giriyor, Evli ve iki çocukluydu, di mi? :)

Klasikler üst üste, "Get Over You", "Lady" ve "Groovejet" bağlantısı sonra "Sing It Back", bu kısım da, bağıra çağıra, bam-güm geçiyor, ön taraflar çok çılgın, arkalar ise daha çok hayranlıkla izlemekte. Performansta şu an parabolün üst noktasındayız, fakat galiba o üst noktanın aşağıya inme niyeti yok.

Şimdi burası çok özel, "Heartbreak"e geliyoruz, bambaşka, yüz ifadesi bile değişti, ciddileşti, çok önemli onun için bu parça.
Sahnede kalsın, 100 defa söylesin, ben yemeyeyim, içmeyeyim, dinleyeyim, o durumdayım, ne derse desin yapayım o anı tekrar yaşamak için, Sophie galiba bütün performansıyla yüklendi bu parçaya. Büyülendim, beraber bağırıyoruz.

Heartbreak makes me a dancer, dancer
DJ give me the answer, answer
Love, stop getting me down, down, down

Ve gidiyor, ben hala Heartbreak etkisi altındayım, sözleri, tılsımı beynimde yankılanıyor hala. Geri gelmiş -bis- (kalabalık ısrarlı)
Geri gelmese de olur, ben büyülenmişim, çoğu kişi büyülenmiş, etki "Murder On the Dance Floor" da azıcık geçiyor. (bu arada 3 parça ekledi)

Bir ara "sizi UK'ya götüreyim mi, benimle gelir misiniz?" diye sormuştu, evet Sophie, o sıra Babylon'da bulunan çoğu kimse gibi ben de seninle gelirim.

Her şeyi başka güzel bu kadının, sesi başka, gülüşü bir başka...

14 Aralık 2010

Meat The Beetles Konseri Davetiye Sorusu!!!

14 Aralık Salı günü Bronx Pi Sahne'de gerçekleşecek olan Meat the Beetles konseri için 3 adet çift kişilik davetiye sahibini arıyor!


Sorulan soruya mail atarak cevap veren ilk 3 kişi davetiyelerin sahibi olacak. O halde geçiyoruz soruya:

"The Beatles'ın en sevdiğiniz ve bu akşam Meat The Beetles grubu tarafından çalınsın istediğiniz parça hangisi?"

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...

123 @ Salon, 14.12.2010

Aralık ayında piyasaya sunmaya hazırlandıkları yeni albümlerinin tanıtım konseri için 123, 14 Aralık'ta Salon'da sahne alıyor.


Berke Can Özcan, Burak Irmak, Dilara Sakpınar ve Feryin Kaya'dan oluşan dört kişilik ekip 123 (bir, iki, üç) üçüncü çalışması olan "arve"yi Aralık ayında piyasaya sunmaya hazırlanıyor.

2009 yılında ilk albümleri "aksel"i kendi plak şirketleri olan "aisha records" üzerinden yayınlayan 123, bu albümle birlikte 230 sayfalık bir illüstrasyon kitabı çıkarmıştı. Bu kitap "aksel" hikayesini oluşturan bir üçlemenin başlangıcıydı. İlk albüm çalışmasının ardından Mayıs ayında "stereo love" adındaki EP'sini yayınlayan grup aynı ay içerisinde Eskişehir Senfoni orkestrasıyla sahne alarak sevenlerini şaşırtmıştı. Grup şimdi ise "arve" adlı üçüncü çalışmasıyla aksel hikayesine kaldığı yerden devam ediyor.

Bir yıla aşkın süredir çalışmaları süren ve 14 şarkıdan oluşan "arve" yine aisha records üzerinden piyasaya sürülecek. "arve"nin altyapıları grubun İstanbul'daki kendi stüdyosunda, vokal kayıtları Stockholm'de, miks'i ise New York'ta yapıldı.

123, albüme adını veren parça "arve" için dünyaca ünlü trompetçi Arve Henriksen ile çalıştı. Grup müzikseverleri merakla beklenen hikayesinin devamına davet ediyor. 123'ün yeni albümü "arve" 15 Aralık'ta hem kitap ve CD versiyonu hem de sadece CD versiyonu ile CD marketlerde satışta olacak.

13 Aralık 2010

Are You LOUD Enough?

Grammy müzik ödüllerine aday gösterilen başarılı İngiliz Ting Tings grubu dünya çapında LOUD’un sesi ve ruhu olurken Ayaklı Etkinlik Takvimi 5 kişiye LOUD armağan ediyor.

Grup solistleri Katie White ve Jules DeMartino LOUD’a özel olarak “We’re Not the Same” parçasını bestelediler. LOUD’u fikirleriyle şekillendirdiler, aynı zamanda pazarlama kampanyasının sesi ve yüzü oldular. LOUD birçok fikrin birleşiminden, müzik, film ve parfüm konusundaki en yetenekli kişilerin yaratıcı katkılarından doğmuş bir parfüm.

Ayaklı Etkinlik Takvimi olarak "Are You LOUD Enough?" sorusunu başka bir açıdan ele alarak sizlere soruyoruz. Bu post'un altına yorum olarak sorumuzun cevabını verenler arasından yapılacak çekilişle belirlenen 5 kişiye Tommy Hilfiger'ın yeni kokusu LOUD'u armağan ediyoruz.

"Hangi konserde, hangi şarkıyı avazınız çıktığı kadar bağırarak söylediniz?"

Unutmadan kulağımıza gelen dedikoduları da hemen paylaşalım. LOUD'un resmi Facebook sayfasında da hakeretlenmeler başlayacakmış. Takipçilerini çeşitli ses getirecek sürprizlerle sevindirecekmiş.

Ufak hatırlatmalar:
* 16 Aralık Perşembe gece yarısına kadar gönderilen cevaplar çekilişe katılacaktır.
* Kazanmanız durumunda size ulaşabilmemiz için yorumlarınıza ad, soyad ve e-mail adresinizi eklemeyi unutmayın.

Chromatics: Diskonun Karanlık Işığı - Evren Aşık

Ayaklı Etkinlik Takvimi'nden davetiye kazanarak Chromatics konserine giden Evren Aşık'ın kaleminden konseri aktarıyoruz sizlere. :)

Amerikalı elektro-pop grubu Chromatics, 9 Aralık gecesi Bant dergisinin davetlisi olarak Salon İKSV’de, tıpkı kendilerinden 2 gece önce aynı salonda çalan These New Puritans gibi 55 dakikalık oldukça kısa, ama etkisi hayli yüksek bir konser verdi. Chromatics’in müziği de tıpkı These New Puritans’ın müziği gibi karanlığıyla baş döndüren, melankolisiyle içinize işleyen bir derinliğe sahip. Bu nedenle 55 dakikalık bir süre, söz konusu böyle bir müzik olduğunda yoğun bir etki bırakıyor üzerinizde.

Chromatics’in karanlığı püritenlerinki gibi varoluşçu bir karanlık değil. Daha melodramatik, naifliği ve minimalizmiyle daha melodik, dans pistleriyle daha barışık, zamane bir karanlık onlarınki. Kate Bush’un “Running Up That Hill”ine yaptıkları nefis cover da bunun en açık kanıtı. Bile isteye detone söylenmiş, karanlık synthsizer’larıyla orijinal halinden çok daha dramatik bir atmosfere sahip bu cover, diğer “Running Up That Hill” cover’ları arasından hızla sıyrılacak güçte. Nip Tuck’ta duyulduğundan beri hatrı sayılır bir üne kavuşan “In The City”de grubun en önemli medar-ı iftiharlarından. Grubun 2007 tarihli “Night Drive” ve 2010 tarihli altı şarkılık “In the City” albümleri de keşfedilmesi gereken çok önemli Chromatics şarkılarıyla dolu.

Eğer diskonun karanlık bir köşesinde gözyaşları içinde dansetmek size iyi gelecekse Chromatics de iyi gelecektir. Aşağıdaki şarkıları dinlerken dans pabuçlarınızı ve mendilinizi eksik etmeyin.



11 Aralık 2010

Buradan Taaa Oraya: Gönlünden Ne Uçarsa

Kafe Pi Ailesi yine bir sosyal sorumluluk projesinin içinde yer alıyor: BURADAN TAAA ORAYA: Gönlünden Ne Uçarsa

KafePi Ailesi, 200'ü aşkın çalışanı ve müşterilerinin de desteğiyle 10 okula mont, ayakkabı, kitap, defter, kırtasiye malzemeleri, oyuncaklar ve daha nice gönlünüzden uçan hediyeyi götürüyor.

Aşağıda adı geçen KafePi işletmelerine, gönlünüzden uçan eşyalarınızı bırakın, onlar sizin için yerlerine ulaştırsın:

* Hakkari Şemdinli Anadağ Bölek - KafePi Beşiktaş Bistro
* Bitlis Hizan Beğendik - KafePi Asmalımescit Lounge
* Bitlis Hizan Kalkanlı - KafePi Suadiye Lounge
* Bitlis Hizan Doğrular - KafePi Taksim Rock Bar
* Mardin Derik Çeviker - KafePi Taksim Rock Bar
* Adıyaman Palanlı Köyü İ.Ö.O - Küçük Beyoğlu Fabrika
* Diyarbakır Silvan Köprülübağ - Küçük Beyoğlu Blow
* Balıkesir Pamukçu MHK İ.Ö.O - Küçük Beyoğlu Seven
* Tokat Erbaa Dokuzçan İ.Ö.O - Küçük Beyoğlu Spark
* Erzurum Aziziye Kabaktepe - KafePi Kordon Lounge

9 Aralık 2010

Sophie Ellis Bextor Konseri Davetiye Sorusu!!!

Binboa sponsorluğunda 10 Aralık Cuma günü Babylon'da gerçekleşecek olan Sophie Ellis Bextor konseri için 1 adet çift kişilik davetiye sahibini arıyor!


Yapmanız gereken tek şey şu:

"Sophie Ellis Bextor ile röportaj yapma imkanınız olsaydı hangi soruyu sorardınız?"

Gün bitimine kadar (00:00'a kadar) gelen sorular arasından en güzel soru seçilerek soru sahibi kişi davetiyeyi kapıyor! :)

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...

Chromatics Konseri Davetiye Sorusu!!!

Amerikalı elektro-pop üçlüsü Chromatics, 9 Aralık Perşembe gecesi saat 22.00’de müziğini karakterize eden karanlık disko ritimlerini Salon’a taşıyacak.



Topluluğun 2000 yılında Adam Miller’ın tek başına yatak odasında yaptığı kayıtlarla başlayan hikâyesi, kadroya Johnny Jewel, Ruth Radelet ve Nat Walker gibi isimlerin de katılmasıyla devam etti. “Italians Do It” Beter kolektifi aracılığıyla yayımladıkları parçalar, uzun yıllar yalnızca Amerika’nın batı kıyılarında tanınan Chromatics’i, dünya çapında bir hayran kitlesine kavuşturmuştu. 2007 çıkışlı Night Drive albümlerinde yer alan Kate Bush coverları "Running Up That Hill" ve "Healer" gibi parçalarla Chromatics karanlık ve gizemli müziklerinin sadece disko etiketiyle sınırlandırılamayacağını kanıtladı.

İki yıllık bir aranın ardından Kasım ayında yeniden konser vermeye başlayan Chromatics’in İstanbul’daki ilk konseri Music is Fun by Lenovo kapsamında, Bant işbirliğiyle gerçekleştirilecek.

Ve işte tam da bu noktada Chromatics konseri için 1 adet çift kişilik davetiye sahibini arıyor! "Chromatics konserine gitmek istiyorum; çünkü..."nün cevabını en temiz ve en güzel duygularıyla ifade eden kişi davetiyenin sahibi olacak.

Minik paragraflarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...

7 Aralık 2010

Haydarpaşa Garı'nda İstanbul

Haydarpaşa Garı’nda Bahar projesi, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti yıl sonu etkinlikleri kapsamında ve Haydarpaşa Garı’nda İstanbul adıyla 10-11-12 Aralık tarihlerinde yeniden İstanbullularla buluşacak.

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetmenliği tarafından, Nazım Hikmet’e ölümünün 47. yılında bir saygı, sevgi ve doğduğu topraklardan selam niteliğinde düzenlenen Haydarpaşa Garı’nda Bahar projesi, 3 - 6 Haziran tarihleri arasında İstanbul’un giriş kapısı Haydarpaşa Garı’nı büyük bir kültür-sanat merkezine dönüştürmüştü.

Haydarpaşa Garı’nda Bahar projesi, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti yılsonu etkinlikleri kapsamında ve Haydarpaşa Garı’nda İstanbul adıyla 10-11-12 Aralık tarihlerinde yeniden İstanbullularla buluşacak ve bu kez Haydarpaşa Garı’na özel olarak üretilmiş mekan odaklı performans İstanbul İstanbul ve video mapping gösterisi Yekpare, İstanbullulara bir kez daha unutulmaz deneyimler yaşatacak.

Yekpare…
Yekpare, İstanbul’a özgü, özel bir video mapping gösterisi… 8500 yıllık bir İstanbul hikayesini anlatıyor. Pagan’lardan Roma İmparatorluğu’na, Bizans’tan Latin İmparatorluğu’na uzanan İstanbul’un geçmişi, günümüzün hikayesiyle harmanlanıyor. Haziran ayında Haydarpaşa Garı’nda Bahar kapsamında Candaş Şişman, Deniz Kader ve Görkem Şen’in yarattığı ve Kadıköy yakasından her birimizin gözlerini bir saniye kaçırmadan izlediği Yekpare, İstanbul’un büyüleyici güzelliğini ve derin geçmişini bize bir kez daha hatırlatacak. Yekpare, üç gün boyunca saat 20.00’da Haydarpaşa Garı’nın Kadıköy’e bakan cephesine yansıtılarak yapılacak gösterim ile İstanbullularla buluşacak.

İstanbul İstanbul…
İstanbul İstanbul, yeni bir hayat kurma umuduyla İstanbul’a gelen insanların içine düştükleri yaşam kavgası ve göçün insan hayatındaki farklı etkilerini ele alan mekan odaklı bir performans. Ilgın Abeln ve Gonca Yalçıner’in yönettiği bu gösteri, göçmenlerin yalnızlıklarını, iki dünya arasında kalışlarını, bir yere ait olma ve kabul görme arzularını, özlemlerini, düşlerini ve düş kırıklıklarını, endişelerini, korkularını ve tereddütlerini bize duyurmaya çalışan görsel bir şölen/gösteri/bayram. İstanbul İstanbul üç gün boyunca 16.00 ve 18.00 saatlerinde İstanbullularla buluşacak.

Haydarpaşa Garı'nda İstanbul - Resmi Facebook etkinliği

4 Aralık 2010

The Clientele Konseri Davetiye Sorusu!!!

Jim Beam sponsorluğunda 4 Aralık Cumartesi günü Bronx Pi Sahne'de gerçekleşecek olan The Clientele konseri için 3 adet çift kişilik davetiye sahibini arıyor!


Sorulan soruya mail atarak doğru cevabı veren ilk 3 kişi davetiyenin sahibi olacak. O halde geçiyoruz soruya:

Aşağıdakilerden hangisi The Clientele grubunun eski elemanıdır?
a) Mark Keen
b) Mel Draisey
c) Innes Phillips
d) Alasdair MacLean

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...

3 Aralık 2010

Absynthe Minded davetiye sorusu!

3 Aralık Cuma günü Bronx Pi Sahne'de gerçekleşecek olan Absynthe Minded için 3 adet davetiye sahiplerini arıyor!

Sorulan soruya mail atarak doğru cevabı veren ilk 3 kişi davetiyelerin sahibi olacak. O halde geçiyorum soruya:

"Absynthe Minded'in yayınladığı ilk albümün adı nedir?"

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...

2 Aralık 2010

Elalemin diline düşeceğine İnternet e düş!

fmag: içerik platformu’nun dördüncü konusu GriZine’den

GriZine, Türkiye’deki digital yayıncılığın dünü, bugünü, yarını üzerine internet üzerinden de canlı olarak izlenebilecek bir açık oturum düzenliyor. Matbu fanzinden günümüz bağımsız dijital yayıncılığın telifleri, hakları, içerikleri, dağıtımı ve yeniden düzenlenmesi gereken kavramlar çerçevesinde gerçekleşecek açık oturuma konuşmacı olarak Bilgi Üniversitesi bilgi ağ ekonomisi (Özgür Uçkan), Express, birdirbir.org (Koray Löker), bianet.org (Erhan Üstündağ), futuristika!, Muhteviyat, altZine ve GriZine katılacak isimlerden bazıları.

*Yılmaz Morgül’ün twitter mesajıdır.

Tarih: 07 Aralık 2010, Salı
Saat-Mekan: 20.00, Babil Toplum Kültür Sanat
Süre: 3 saat

fmag: içerik platformu hakkında:
Muhteviyat, altZine, Futuristika! ve GriZine birleşerek kolektif atölye çalışmaları yapmak üzere fmag: içerik platformu’nu yarattı. Aradıklarında bulmak istedikleri kaliteli ve öznel içeriği yaratmaya başladılar. Kolektif oluşumun ilk ayağı olarak GriZine’in 1. yaş kutlamaları konsepti olan “Düş”me çerçevesinde konsept atölyeler serisi düzenlenmeye başlandı.
www.grizine.com/fmag

30 Kasım 2010

Redd - Onur Arıbaş

Ayaklı Etkinlik Takvimi'nden davetiye kazanarak Redd konserine giden Onur Arıbaş'ın kaleminden konseri aktarıyoruz sizlere.

Redd için Bronx Pi Sahne konserleri özeldir, çünkü daha sıcak, daha samimi, izleyici ile daha fazla bütünleşebildikleri bir ortamdır. En azından bloglarında Twitter'ında yazdıklarına göre bu izlenimi oluşturdular. 26 Kasım Cuma gecesi, yaklaşık 1 aylık aradan sonra tekrar bir Bronx Pi Sahne konseri verdiler. İçerisi her Redd konserinde olduğu gibi doluydu. Ekipmanlar hazırlanmış, sound chekler yapılmış, Nadir Duman yönetimindeki warmup ile Redd'e ısınıyordu o gece Bronx Pi Sahne'de olanlar. Saatler gece yarısını gösterdiğinde sahneye çıktılar. Her zamanki gibi çok şık giyinmişlerdi, ancak giyinişleri konusunda aklıma takılan tek şey grubun klavyecisi İlke üzerindeki ince gömlekle oluk oluk ter dökerken Doğan ve Güneş o sıcak ortamda o eforu sarf edip üzerinde deri ceketlerle nasıl rahatsız olmadıklarıydı.

Genelde eski şarkıları ağırlıkta olmak üzere 22 şarkı + 4 bis çaldılar. Arada soluklanabilmek bir içki veya bir sigara arası verebilmek için konseri 2 bölüme ayırmışlardı. Prensesin Uykusuyum şarkısından önce grubun vokalisti Doğan, popüler kültür ve kendileri arasındaki bağlantıyı anlatmaya çalıştı izleyiciye. Yaptıkları şarkıların popüler kültür ile yakından uzaktan alakası olmadığını söyledi ve biraz da her albümüne ticari kaygılar yüzünden cover koyan gruplara taş attı. Bu demek oluyor ki ileriki zamanlarda çıkacak olan Redd albümlerinde ve konserlerde cover dinleme olasılığımız bir hayli düşük.

Sonuç olarak Redd Bronx Pi Sahne konserlerini, Bronx Pi Sahne de Redd‘i seviyor. Mekan her konserde doluyor taşıyor. Tüm bu güzellikler birleşince Redd‘i İstanbulluların sıkça izleyeceği kesin. Grubun yürüdüğüyolda çizdiği çizgisi, yarattığı konsepti tam gaz istikrarlı bir şekilde ilerlemelerini sağlıyor. Her geçen albümde ve konserde izleyicinin ilgisini daha çok çekiyorlar ve gönüllerde taht kuruyorlar. Türkiye'de konsept grup say desek belkide bir elin beş parmağını geçmez sayısı. Redd'i bu gruplar arasında görebilmek gerçekten çok güzel ve bunu yaptıkları başarılı işlerle sonuna kadar hakediyorlar. Ayrıca bu konser için Ayaklı Etkinlik Takvimi'ne teşekkürü borç bilirim.

29 Kasım 2010

Redd Konseri - Cem Demir

Ayaklı Etkinlik Takvimi'nden davetiye kazanarak Redd konserine giden Cem Demir'in kaleminden konseri aktarıyoruz sizlere.

Kıpkırmızı...
Biraz saçma gibi görünse de, Redd için arkadaşımın açıklaması buydu :) Perşembe günü yine boş boş evde oturmaktaydım, sevgili Ayaklı Etkinlik Takvimi yapımcı ve yönetmeni Pelin'in tweet'iyle, Redd konseri olduğu aklıma geldi. Sorusu zor veya kolay, kişiye göre değişir. Asıl tesadüf, soruyu sorduğunda benim "Prensesin Uykusuyum" şarkısını dinliyor olmamdı... Neyse cevabı yolladım, birkaç dakika içinde geri döndüğünde, güzel bir şeyler olcağını düşünmeye başladım...

Cuma akşamı oldu 3 arkadaş buluştuk, düştük Bronx Pi Sahne yollarına... Aldığımız bilgiye göre, eski şarkıların cirit atcağı bi konser olcaktı, saat 23:30 civarı olmuştu ve biz artık içerdeydik. Ortama alışkın olmamızdan, ısınmamız uzun zaman almadı. Ayrıca konser öncesinde Radiohead, Audioslave çalması da havaya girmemizi sağlayan etkenlerin başında geliyordu. Saat 00:00 civarı olmuştu ki, sahnede hareketlenmeler oldu ve Redd artık sahnedeydi. Falan Filan derlerken, eşlik etmemek elde değildi... Hele ki Nefes Bile Almadan'ı söylerken seyirciyle bütünleşip pik yaptılar adeta, o anda orda olmanızı isterdim. (Yazar burda okuyanları kıskandırmaya çalışıyor:) )

Evet Redd belki bazılarının istediği gibi coşturmuyor ama kulağa hoş gelen ve insan ruhunun derinlerine dokunan bi yapısı var. Bu arada biz maksimum düzeyde eğlendik ve coştuk orası ayrı :) "Gecenin sonu geldi" dedi Doğan ve teşekkür edip, indiler sahneden. O dakikadan sonra, seyirciler ağırlığını koydu ve geri çağırdı grubu, onlarda bu jeste karşılık verip geri geldiler. Sonunu da geceye yakışan bi şekilde yaptılar. İlk defa Redd'i canlı dinledim ve bunun son olmayacağına karar verdim. Naçizane yorumum akustik konser yapsalar nefes bile almadan dinlenir. En baştaki nitelemem hoşuma gittiği için tekrar kullanarak, Ayaklı Etkinlik Takvimi'ne bu güzel geceye vesile olduğu için çok teşekkür etmeyi unutmuyoruz tabii ki...
Boşver bi taksi çağır giderim ben, diyerek de yazımı bitiriyorum..

27 Kasım 2010

You Say Party Davetiye Sorusu!!!

Jim Beam sponsorluğunda 27 Kasım Cumartesi günü Bronx Pi Sahne'de gerçekleşecek olan You Say Party! konseri için 3 adet çift kişilik davetiye sahibini arıyor!


Sorulan soruya mail atarak doğru cevabı veren ilk 3 kişi davetiyenin sahibi olacak. O halde geçiyorum soruya:

"You Say Party! grubunun yaşadıkları talihsiz olaylardan dolayı değiştirmek zorunda kaldıkları ilk ismi nedir?"

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...
Carlsberg sponsorluğunda 27 Kasım Cumartesi günü Ghetto'da gerçekleşecek olan Datarock konseri için 3 adet çift kişilik davetiye sahibini arıyor!



Sorulan soruya mail atarak doğru cevabı veren ilk 3 kişi davetiyenin sahibi olacak. O halde geçiyorum soruma:

"Datarock grubunun hangi şarkısı MTV'de yayınlanan Jersey Show'un bir bölümünde kullanılmıştır?"

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...

26 Kasım 2010

Urban Festival İstanbul 2010 Davetiye Sorusu!!!

27 Kasım Cumartesi günü Refresh The Venue'de gerçekleşecek olan Urban Festival İstanbul 2010 için 5 adet çift kişilik davetiye sahiplerini arıyor!



Sorulan soruya mail atarak doğru cevabı veren ilk 5 kişi davetiyelerin sahibi olacak. O halde geçiyorum soruya:

"Little Dragon grubunun ismi nereden gelmektedir?"

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...

25 Kasım 2010

Redd Konseri Davetiye Sorusu!!!

26 Kasım Cuma günü Bronx Pi Sahne'de gerçekleşecek olan Redd konseri için 3 adet çift kişilik davetiye sahiplerini arıyor!


Sorulan soruya mail atarak doğru cevabı veren 1.-4. ve 6. kişi davetiyelerin sahibi olacak. O halde geçiyorum soruya:

"Redd grubu hangi filmin müziklerini hazırlamıştır?"

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...

9 Kasım 2010

Gren: Beklentileri Karşılayan Konser by Fuat Sebatlı

Ayaklı Etkinlik Takvimi'nden davetiye kazanarak Gren konserine giden Fuat Sebatlı'nın kaleminden konseri aktarıyoruz sizlere.

Her insanın hayatında olup bitenlerden bir takım beklentileri vardır. Şu an uydurduğum bu aforizmadan tümdengelim yaparsak doğal olarak bir konserden de beklentilerim vardır benim.

Gren’in “Ayaklı Etkinlik Takvimi”nden davetiye sorusunu görünce hemen cevapladım(sonuçta beyin bedava:)) Hem uzun zamandır (yaklaşık 3-4 yıl olmuş) gidemediğim Bronx’un “Pi” halini görmek, esasen de Gren’i canlı canlı dinlemek ve bir kaç fotoğraflarını çekmek istiyordum. Tabi ki de soruyu doğru bilmiştim..
Konser başlamadan 45 dakika önce mekanda yerimi kapıp beklemeye başladım. Mekan eskisinden küçük ama daha derli topluydu. Tabi konumuz bu değil, Gren!

Gren, sahneye çok naif bir biçimde çıktı. Bir an soundcheck için başkaları geldi sandık ama piyanoya geçen Nedim, parmaklarını konuşturmaya başlayınca konser de şahane bir başlangıç yapmış oldu.

Enfes bir coverla girdiler programa; “Bazen” çaldılar, daha önce dinlemediğim kadar keyifli; sonra da albüme geçtiler. Playlist tutmadım ama albümü tamamına yakın çaldılar. Daha önce dinlemediğim şarkılar da oldu. Kesin konuşamıyorum çünkü tecrübe ettiğimiz üzere, sahnede albüm sound’unu aynen çalan bir grup yoktu. Bu açıdan bakacak olursak konseri dinlemeye gelen az sayıda kişi müzikal açıdan büyük keyif aldı. Ama konseri dinlemeye az sayıda kişinin gelmesine bağlı olduğunu düşündüğüm üzere, dinleyicilerle iletişim sıfırdı. Ufak bir moral bozukluğuydu sanırım ama en azından bir merhaba bekledi seyirci. O da gelmeyince coşkusuz geçti konser.

Sonuç olarak, müziğin bir sertleşip bir yumuşadığı konserde Gren, çok temiz ve keyifli bir performans sergiledi. İleride çok daha iyilerine şahit olacağımızı da fark etmedik değil.

Açılışıyla, performansıyla, duygusuyla şahsımın bir konserden beklentilerini fazlasıyla karşılayan bir konser oldu.

Gren’e teşekkürlerimi sunarken, Ayaklı Etkinlik Takvimi’nin de gözlerinden öpüyorum.

8 Kasım 2010

Gren Konseri by Oğuzcan Şahin

Ayaklı Etkinlik Takvimi'nden davetiye kazanarak Gren konserine giden Oğuzcan Şahin kaleminden konseri aktarıyoruz sizlere.

Gren’i ilk olarak 2009 yılında gecenin saat 2’sinde televizyon makinesini izlerken dinlemiştim. Televizyon karşısında yatmışken Okan Bayülgen bir anons yaptı ve 4 siyah adam vardı karşımda. Başladılar çalmaya tam da istediğim/sevdiğim tarzda müzik yapıyorlardı. Yerlerinde durmuyorlar ve deli gibi iyidiler. Daha o vakit hastası olmuştum. Fakat programdan sonra isimlerini bir türlü hatırlayamadım ve bir süre şarkılarından uzak kaldım. Uzun aramalarım sonucu, sonunda isimlerini tekrar buldum.

İşte böyle başladı benim Gren hayranlığım. Sonra sıkı bir takipçileri oldum. İlk zamanlar bazı festival ve barlarda canlı performanslarını sergilediler fakat bir çoğunu kaçırmıştım. Ama bu kaçırdıklarımın acısını sonradan gittiğim konserlerinde çıkardım. İlk önce yanlış hatırlamıyorsam YTÜ Şenliklerinde sahne aldıklarında izlemiştim. Sonrasında Pazar günü Sonisphere İstanbul sahnesinde dinledim. Tabii bunlar beni kesmedi ve son olarak 3 Kasım Çarşamba akşamı çıktıkları Bronx Pi Sahne’de izledim.

Bronx Pi’de, Mor ve Ötesi’nin Bazen şarkısına yaptıkları cover ile başladılar çalmaya. Nedim Abi piyano başında çalmaya başladı. O kadar başarılı bir cover ki Mor ve Ötesi’nden daha başarılı söylüyorlar şarkıyı bence.

Şarkının ilerleyen kısımlarında ise kapıdan içeriye Mor ve Ötesi solisti Harun Tekin’de girdi. Sahne de kendi şarkıları çalarken dinledi bir güzel.

Ve sonrasında Nedim Abi geçti mikrofonun başına başladı albümden parçaları söylemeye... Bu arada bunu söylemeden geçemeyeceğim Barış Evren Erdoğan bana dönüp şu attığı tweeti söyledi.

Gren şarkılarını tek tek söylerken etraftaki izleyenler de onlara eşlik ediyorlardı. Haklarında yazan yazılarda “çekirdek bir dinleyici kitlesi” sanırım oradaydı o akşam onları yalnız bırakmamak için.

Hangi şarkıları hangi sıra ile söylediler onu pek belirtemeyeceğim çünkü unutuyorum şarkıların sırasını ama bizleri coşturmaya yettiler o akşam. Nedim Abi'nin o harika sesi ve piyano çalışı, Hakan Abi'nin ve Murat Çopur’un o çalışları ile Can abinin davula vuruşları her şey güzeldi.

Yakında çıkaracakları single için şimdiden sabırsızlanıyorum!

7 Kasım 2010

5 Kasım Vega @ Bronx Pi Sahne by Çağatay Akdemir

Ayaklı Etkinlik Takvimi'nden davetiye kazanarak Vega konserine giden Çağatay Akdemir'in kaleminden konseri aktarıyoruz sizlere.

Bu sabahların bir anlamı olmalı değil mi, ne de olsa bu akşam Vega konseri var.
Bakalım arkadaşlardan kimler geliyor öğrenmek için birkaç telefon görüşmesi ;

hafif müzik dinleyelim mi bu akşam?
ki yarın hafifmeşrep olalım
ki yarın kolay olsun

Ekip tamam!! Gece ağır ağır gelir ve istikamet taksim !

Mekan çok kalabalık tüm biletler satılmış. Ön grup sahneden iniyor ve Vega’yı beklemeye başlıyoruz. Ama Vega pek bi nazlı çıkmıyor bir türlü ?? Mekanın havalandırma sisteminin de yetersizliğinin etkisiyle bunalan kalabalık dayanamıyor artık ve önce alkışlı protesto ardından da yuhlamaya başlıyor !!

Saatler geceyarısını çoktan geçmiş, karışır dünle yarın...
00:15 ve nihayet Vega çıkıyor ve ilk şarkı tahminimiz üzere K-9 !!

Bizi üzen neyse burda bitsin diyoruz ve K-9 eşliğinde dans etmeye başlıyoruz.
Şarkılar ilerliyor ama başta Deniz olmak üzere grup çok tutuk, sanki zorla çıkmış gibiler. Deniz’in seyirciyle diyaloğu şarkı aralarında fan gruplarından kişilere yoklama yapmasından ibaret . "Ayşe burada mı ay göremiyorum, hmm Ahmet burada, evet Sapanca prefabrik evler var orda??? ” Piyanist şantörleri saygıyla anıyoruz :) Daha önce izlediğim muhteşem Vega konserleri geliyor aklıma, kesinlikle bu gece onlardan biri değil :(

Vakit tamam!

8. şarkıdan sonra ben gideyim bu gece burası bana dar diyerek çıkışa doğru yöneliyoruz. Belki bu geceki performansları beklentimin çok altında kaldı ama Vega’yı hala çok seviyorum!! Ee ne de olsa iz bırakanlar unutulmaz...

6 Kasım 2010

Davetlisiniz: Ali Şota Konseri

6 Kasım Cumartesi günü Mask Live Music Club'da gerçekleşecek olan Ali Şota konseri için 5 adet çift kişilik davetiye sahiplerini arıyor!

Bu kez bir değişiklik yapıyoruz ve soru sormuyoruz. Evet, yanlış okumadınız :)

Bu akşamki Ali Şota konserine katılmak istediğini plnekmekci@gmail.com 'a mail atarak belirten ilk 5 kişi Ayaklı Etkinlik Takvimi'nin davetlisi olacak!

Dutch Punch Davetiye Sorusu!!!

6 Kasım Cumartesi günü Bronx Pi Sahne'de gerçekleşecek olan Dutch Punch için 3 adet çift kişilik davetiye sahiplerini arıyor!

Sorulan soruya mail atarak doğru cevabı veren ilk 3 kişi davetiyelerin sahibi olacak. O halde geçiyorum soruya:

"Bu akşam Dutch Punch dahilinde hangi gruplar sahne alıyor?"

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...

Belinda Carlisle Konseri Davetiye Sorusu!!!

6 Kasım Cumartesi günü Refresh The Venue'de gerçekleşecek olan Belinda Carlisle konseri için 5 adet çift kişilik davetiye sahiplerini arıyor!

Sorulan soruya mail atarak doğru cevabı veren ilk 5 kişi davetiyelerin sahibi olacak. O halde geçiyorum soruya:

"Belinda Carlisle müzik kariyerine hangi grubun vokalisti olarak başlamıştır?"

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...

5 Kasım 2010

Vega Konseri Davetiye Sorusu!!!

5 Kasım Cuma günü Bronx Pi Sahne'de gerçekleşecek olan Vega konseri için 3 adet çift kişilik davetiye sahiplerini arıyor!

Sorulan soruya mail atarak doğru cevabı veren 1.- 4. ve 8. kişi davetiyelerin sahibi olacak. O halde geçiyorum soruya:

"Vega'nın Hafif Müzik isimli albümü hangi plak şirketi tarafından piyasaya çıkarılmıştır?"

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...

3 Kasım 2010

Gripin: Diş ve Baş Ağrısına İyi Gelir by Erdem Özsoysal

Ayaklı Etkinlik Takvimi'nden davetiye kazanarak Gripin konserine giden Erdem Özsoysal'ın kaleminden konseri aktarıyoruz sizlere.

“Gripin“ herhalde o gece ihtiyacım olan asıl şey buydu… Bir gece öncesinde başlayan ağır diş ağrısı sonucu sabah diş doktoruna gidip "Antibiyotik tedavisine başlamalıyız Erdem" demesine karşılık bu akşam “Gripin” konserine gideceğim o iyi gelir bana demem sonucu kendimi Taksim'in o ilaç gibi gelen sokak aralarına attım…

Tatil günü dolayısıyla İstanbul’un gençlik kesimi her daim olduğu gibi kendini bu dünyanın en sosyalist eşitlikçi sokağına atıvermişti… Birkaç mekân gezip diş ağrımı babadan kalma yöntemlerle çözmeye çalışsam da pek bir işe yaramadığını anlamam geç olmadı.

Ayaklı Etkinlik Takvimi davetlisi olarak katılacağım Gripin konserine birkaç kişiyi çağırma denemem boş çıkınca "Aman kimseye gerek yok" diyip kendim gitmeye karar vermiştim. Bar performansları genel özelliği olarak grubun geç çıkacağını bilerek mekâna geç gittim ama iyi yaptığımı söyleyemem çünkü içeriye girmek kolay oldu ama güzel stratejik bir yer bulmam o kadar kolay olmadı. İçerisi özellikle 25-35 yaş aralığında iyi giyimli kadın ve erkekler ile doldurulmuştu. Daha genç bir kitle bekliyordum oysa ki ben.

Hayır, bu yaş aralığı son zamanlarda 18 yaş altı gençliğin konser şımarıklığı gibi bana itici bir durum çıkaracak diye çok korktum. Çünkü mekânın İstanbul’un iyi mekânları arasında olması yüzünden elit konuşmalar yüzünden konser güme gidecek diye üzülmeye başlamıştım.

Gripin’i uzun zamandır canlı dinleme fırsatım olmamıştı sanırım ilk albüm çıkardıkları sene izlediğim bir iki konserleri beni performans olarak çok tatmin etmediği için şarkılarını albümlerde sevsem de gidip dinlemeyi düşünmemiştim.

Giripin biraz gecikmeyle de olsa sahnedeki yerini aldığında işte bütün görüşlerimin yıkıldığını anladım. Önce seyirci beklemediğim kadar enerjik şarkılara aç bir o kadarda ezberliydi hele orta yaşlı sadece hatuna yalakalık olsun diye geldiğini zannettiğim adamların bile avaz avaz şarkılara eşlik etmeleri beni hayrete düşürmüştü… Bu Gripin’in kemik bir dinleyici kitlesi yarattığının en iyi göstergesiydi.

Gripin sahnede seyircinin etkisiyle coştu da coştu. Keyifleri yerindeydi ,sanırım bu kadar dolu bu kadar iyi bir seyirci beklemiyorlardı. Ama bu durum onları kötü etkilemediği gibi gazlarına gaz kattı ki en baba parçalarını hep arka arka önden önden çaldılar. Konserin hata eksik diyebileceğimiz noktası burası oldu setlist'i daha doğru düzenleseler herhalde orda ki herkes bir rüyada olduklarını sanacak kadar kendilerinden geçebilirdi.

Bundan sonra bu kadar ara vermemeye sık sık Gripin konserine gitmeye kendime düşülmüş bir not olarak mekânı terk ettiğimde diş ağrımın yeniden hortladığını ve bu muhteşem geceye zor bir son verdiğini belirtmeden geçemeyeceğim…

Ayaklı Etkinlik Takvimi’ne, Gripin’e, Jolly Joker Balans'a bu güzel gece için ne kadar teşekkür etsem azdır…

2 Kasım 2010

Gren Konseri Davetiye Sorusu!!!

3 Kasım Çarşama günü Bronx Pi Sahne'de gerçekleşecek olan Gren konseri için 3 adet çift kişilik davetiye sahiplerini arıyor!


Sorulan soruya mail atarak doğru cevabı veren 1.- 4. ve 7. kişi davetiyelerin sahibi olacak. O halde geçiyorum soruya:

"Gren en son hangi festivalde sahne almıştır?"

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...

1 Kasım 2010

gren @ Bronx Pi Sahne, 03.11.2010

Rakun kataloğunun genç grubu Gren, 3 Kasım Çarşamba gecesi Bronx Pi Sahne konseriyle sahalara dönüyor.

Daha önce Radar Live, Masstival, Rock'n Coke ve Sonisphere gibi festivallerdeki performansıyla büyüleyen ve çekirdek bir hayran kitlesi oluşturan Gren’in kendi ismini taşıyan ilk albümü, Tarkan Gözübüyük prodüktörlüğünde 2009 yılında Rakun tarafından yayımlanmış ve "Sen" albümden ilk single ve video klip olarak öne çıkmıştı.

Önümüzdeki haftalarda, albüm harici yepyeni bir single ile çıkış yapacak olan Gren'in, Bronx Pi Sahne’de vereceği bu konseri ve aylar sonraki ilk canlı performansını kaçırmayın.

Gren'in 3 Kasım'da Bronx Pi Sahne'de gerçekleşecek konseri için davetiyeler Salı günü Ayaklı Etkinlik Takvimi'nde...

Tarih: 3 Kasım 2010, Çarşamba
Saat: 22:30
Mekan: Bronx Pi Sahne
Adres: Asmalımescit Mah. Terkoz Çıkmazı No:8/1
Biletler: 15TL

Sakin Konseri by Arif Emrah Orak

Ayaklı Etkinlik Takvimi'nden davetiye kazanarak Sakin konserine giden Arif Emrah Orak'ın kaleminden konseri aktarıyoruz sizlere.

Kız kardeşimi aradım.

-Naber?
-İyilik.

Bir sessizlik oldu.

-Yarın günlerden ne?

Elinde, bastırınca viyuk viyuk öten oyuncak ördeklerden varmış (nedenini sormayın asla bilemezsiniz.) onu öttürdü bir kaç kez. Hiç şaşırmamış gibi devam ettim.

-Haklısın, Cuma. Yarın ne var?

Yine ördek öttü. (ördek üç kere ötmeden sen beni inkar edeceksin.)

-Sakin’in konseri var.(diye yanıtladım kendimi)
-Ya evet yaaa. (birden normale döndü.)
-Gidecek misin? Diye sordum sinsice. Bir kaç kez gitmişti belli olmazdı.
-Yok nasıl gideyim. Para yok.
-Peki davetiyem var desem?
-Aggghhhhhhh gerçekten miii?
-Hı hı.

29 Ekim 22:20

Bronx’un önündeki kuyruktayız. Girişte kusmuğunun üstünde uyuklayan sarhoş bir çocuk var. Herkes ona bakıyor. Artık neyin gerçek neyin sanat olduğu bilinemez. Belki bir performanstır. Fakat gerçek kusmuk kullandıkları kesin. Önümüzdeki kızlardan biri diğerine “abi işte Kadıköy’de olsa böyle olmaz. Biri gelip kaldırır. Herkes bakıyor inanamıyorum.”diyor. Gerçeğin çölüne hoşgeldiniz. Arkamızda iki hobbit var. Bir tanesi bir anda önümüze geçiyor. Fakat arkamızda kalan yüzük kardeşiyle konuşmaya devam ediyor arada. Öfkeli Gandalf bakışlarımla en azından arkamızdakini sindiriyorum. Bunlar gecenin habercisi. Öndeki hobbit önündeki kızları da geçiyor. Bence Kadıköy’de buna da izin vermezler. Hobbit bir öndekini de geçiyor vs.

Adımı kontrol ediyorlar ve üstünü çiziyorlar. “Belki eşyalarınızı vestiyere bırakmak isteyebilirsiniz” İstemem. Vestiyer ücretsiz. Mor ötesi damgalarımız bileklerimize vuruluyor, çantalarımız aranıyor ve içerdeyiz. Bir anda “The Big Bang Theory” setindeyiz. Sonuna kadar iliklenmiş yakalı t-shirtler, ince gri hırkalar, tabii ki kemik gözlükler. Berbat bir dejavu. Duvar lobundaki nöronlar vücudun dışındaki alanın zihinsel bir modelini çıkarır. Sürekli sürtünen, çarpan, belimde dans eden insanlar ciddi kafatası travması yaşamış olmalı. Bir süre sonra nefretimle vücudumun etrafında bir miktar güç kalkanı oluşturabiliyorum. Tabii ki siz huysuzlandıkça delilerin mıknatısı haline geliyorsunuz. Sakin olmalıyım. Zaman geçiyor, sahneye çıkmıyorlar. Kardeşim “Oha 11 olmuş” diyor. 5-10 dakika sonra sahnedeler. Alkış, kıyamet. Artık diğer şeyleri unutabilirim.

Sabahtan beri kafamda çalan şarkıyla başlıyorlar. “Eksik Şarkı” –bezdirmedi hayat beni oysa yarı iletkenim biraz içim dışımda. Ardından “Laleler Beyaz”çalıyorlar. Canlı performansları gerçekten çok iyi. “Edepsiz Komedya”yı söylerlerken Onur Özdemir’in haykırışı harikaydı:”Bugün senin günün onu da mahvettin -allah cezanı versiiin- seni sorana her yanım derim...”

“Denek Hayatım”la bitiriyorlarken üstüne 2 şarkı daha eklediler ve yine “Eksik Şarkı”yla bitirdiler. Şarkılar her şeyi unuturmuştu. Sürekli böğüren, sürekli şarkı isteyen, sağa sola savrularak dans eden grubu (Tamam, en çok siz seviyorsunuz Sakin’i) bile fazla takmadım. Kardeşim “Gerçekten yaşlanıyorsun” dedi. Haklı olabilir. Bittikten sonra çıkış çilesi başladı. Çıkış için birkaç kez farklı kapılara yollandık. Daha sonra çıkış kuyruğuna dahil olduk. “Kusura bakmayın vestiyerde bir yoğunluk yaşanıyor. 5-6 dakika bekleteceğim sizi.” Flashback: "Belki eşyalarınızı vestiyere bırakmak isteyeceksinizdir.” Tekinsiz bir kız, kardeşime yaklaşıp bir şeyler sordu ve uzaklaştı. Yanında tamponu var mıymış? (yokmuş) Peki olan birini tanıyor muymuş? (Tanımıyormuş)

Dışarı çıktığımızda şarkı mırıldanıyordum. “Son kez kalktım geç yatağımdan”demek ki her şey yolundaydı.

-“İlk Yara”yı çalmadılar di mi?
-Yok, ama “Eksik Şarkı”yı 2 kere çaldılar o yeter.

Ayaklı Etkinlik Takvimi’ne çok teşekkür ederiz.

31 Ekim 2010

The Radio Dept.On Board by Tulu Tıltay

Ayaklı Etkinlik Takvimi'nden davetiye kazanarak The Radio Dept. konserine giden Tulu Tıltay'ın kaleminden konseri aktarıyoruz sizlere.

Soğuk bir Ekim gecesiydi.
Birçok arkadaş “Ooo Radio Dept. geliyomuş” derken ben “Bronx bu sene coştu” diye cevap vermekle yetiniyordum. Her zamanki kararsızlığımla gitsek mi, gitmesek mi, neyse daha çok var şeklinde uzayıp gidiyordu konu. Ta ki Ayaklı Etkinlik Takvimi'nde davetiye sorusu görene kadar. "O zaman kesin gidiyoruz" dedim ve hücuma kalktım.

Soru: The Radio Dept. grubu ismini nereden almıştır?
(Google)
Cevap: 'Radioavdelningen’ (İsveçce The Radio Department)

Nerde şans, orda bal bi insan olduğumdan davetiyeyi aldım tabi. Cuma oldu. Oyalandık oyalandık, konsere gittik. Ben dedim bu kadar oyalanmayalım diye. Konsere kimle gittiğin çok önemli bir detay. Girdik, tanıdık birilerini gördük, yer değiştirdik, bişey içtik derken 3-5 şarkı dinledik. Bitti :(
Bildiğin bitti.

Hastası mıydım? Hayır. İnsan böyle bi "bu konseri benden daha çok hak edenler vardı" vicdanına bürünüyor ama çabuk çıkıyor neyseki.
The Radio Dept. en ideal Cuma iş çıkışı dinleniyormuş. Çok güzel bir Cuma günüydü.

Buradan; buna olanak sağlayan Bronx Pi’ye, bizleri –konsere gidemeyip de kendi biletini veriyormuş samimiyetiyle kucaklayan- Pelin Ekmekçi’ye, Almanya’daki kuzenlerime, Adapazarı’ndaki dayılarıma ve anneme teşekkür etmek istiyorum. Bi de hazır 70 milyon bizi okuyorken kedime bi çift lafım var: "Yeter sokaklarda sürttüğün, evine dön!"

30 Ekim 2010

Yüksek Sadakat & Kolpa Konseri Davetiye Sorusu!!!

Binboa sponsorluğunda 30 Ekim Cumartesi günü Jolly Joker Balans'ta gerçekleşecek olan Yüksek Sadakat konseri için 2 adet çift kişilik davetiye sahiplerini arıyor!

Sorulan soruya mail atarak doğru cevabı veren 1.ve 3. kişi davetiyelerin sahibi olacak. O halde geçiyorum soruma:

"Yüksek Sadakat, 2009 yılında Uzay Heparı anısına çıkarılan albümdeki hangi parçayı yorumlamıştır?"

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...

Çilekeş Konseri Davetiye Sorusu!!!

30 Ekim Cumartesi günü Bronx Pi Sahne'de gerçekleşecek olan Çilekeş konseri için 3 adet çift kişilik davetiye sahiplerini arıyor!

Sorulan soruya mail atarak doğru cevabı veren ilk 3 kişi davetiyenin sahibi olacak. O halde geçiyorum soruma:

"Çilekeş'in son albümü olan Histeri Çalışmaları'nın prodüktörlüğünü kim yapmıştır?"

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...

29 Ekim 2010

Post Dial Konseri Davetiye Sorusu!!!

30 Ekim Cumartesi günü Babylon'da gerçekleşecek olan Post Dial konseri için 1 adet çift kişilik davetiye sahibini arıyor!

Sorulan soruya mail atarak doğru cevabı veren ilk kişi davetiyenin sahibi olacak. O halde geçiyorum soruma:

"Post Dial Eylül ayında ülkemizi ziyaret eden hangi grupla aynı sahneyi paylaştı?"

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...

28 Ekim 2010

Gripin Konseri Davetiye Sorusu!!!

Binboa sponsorluğunda 29 Ekim Cuma günü Jolly Joker Balans'ta gerçekleşecek olan Gripin konseri için 1 adet çift kişilik davetiye sahibini arıyor!

Sorulan soruya mail atarak doğru cevabı veren ilk kişi davetiyenin sahibi olacak. O halde geçiyorum soruma:

"Gripin hangi dizinin jenerik şarkısını yorumlamıştır?"

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...
 
.fc-sectitle { color:#FFFFFF!important; }