30 Kasım 2010

Redd - Onur Arıbaş

Ayaklı Etkinlik Takvimi'nden davetiye kazanarak Redd konserine giden Onur Arıbaş'ın kaleminden konseri aktarıyoruz sizlere.

Redd için Bronx Pi Sahne konserleri özeldir, çünkü daha sıcak, daha samimi, izleyici ile daha fazla bütünleşebildikleri bir ortamdır. En azından bloglarında Twitter'ında yazdıklarına göre bu izlenimi oluşturdular. 26 Kasım Cuma gecesi, yaklaşık 1 aylık aradan sonra tekrar bir Bronx Pi Sahne konseri verdiler. İçerisi her Redd konserinde olduğu gibi doluydu. Ekipmanlar hazırlanmış, sound chekler yapılmış, Nadir Duman yönetimindeki warmup ile Redd'e ısınıyordu o gece Bronx Pi Sahne'de olanlar. Saatler gece yarısını gösterdiğinde sahneye çıktılar. Her zamanki gibi çok şık giyinmişlerdi, ancak giyinişleri konusunda aklıma takılan tek şey grubun klavyecisi İlke üzerindeki ince gömlekle oluk oluk ter dökerken Doğan ve Güneş o sıcak ortamda o eforu sarf edip üzerinde deri ceketlerle nasıl rahatsız olmadıklarıydı.

Genelde eski şarkıları ağırlıkta olmak üzere 22 şarkı + 4 bis çaldılar. Arada soluklanabilmek bir içki veya bir sigara arası verebilmek için konseri 2 bölüme ayırmışlardı. Prensesin Uykusuyum şarkısından önce grubun vokalisti Doğan, popüler kültür ve kendileri arasındaki bağlantıyı anlatmaya çalıştı izleyiciye. Yaptıkları şarkıların popüler kültür ile yakından uzaktan alakası olmadığını söyledi ve biraz da her albümüne ticari kaygılar yüzünden cover koyan gruplara taş attı. Bu demek oluyor ki ileriki zamanlarda çıkacak olan Redd albümlerinde ve konserlerde cover dinleme olasılığımız bir hayli düşük.

Sonuç olarak Redd Bronx Pi Sahne konserlerini, Bronx Pi Sahne de Redd‘i seviyor. Mekan her konserde doluyor taşıyor. Tüm bu güzellikler birleşince Redd‘i İstanbulluların sıkça izleyeceği kesin. Grubun yürüdüğüyolda çizdiği çizgisi, yarattığı konsepti tam gaz istikrarlı bir şekilde ilerlemelerini sağlıyor. Her geçen albümde ve konserde izleyicinin ilgisini daha çok çekiyorlar ve gönüllerde taht kuruyorlar. Türkiye'de konsept grup say desek belkide bir elin beş parmağını geçmez sayısı. Redd'i bu gruplar arasında görebilmek gerçekten çok güzel ve bunu yaptıkları başarılı işlerle sonuna kadar hakediyorlar. Ayrıca bu konser için Ayaklı Etkinlik Takvimi'ne teşekkürü borç bilirim.

29 Kasım 2010

Redd Konseri - Cem Demir

Ayaklı Etkinlik Takvimi'nden davetiye kazanarak Redd konserine giden Cem Demir'in kaleminden konseri aktarıyoruz sizlere.

Kıpkırmızı...
Biraz saçma gibi görünse de, Redd için arkadaşımın açıklaması buydu :) Perşembe günü yine boş boş evde oturmaktaydım, sevgili Ayaklı Etkinlik Takvimi yapımcı ve yönetmeni Pelin'in tweet'iyle, Redd konseri olduğu aklıma geldi. Sorusu zor veya kolay, kişiye göre değişir. Asıl tesadüf, soruyu sorduğunda benim "Prensesin Uykusuyum" şarkısını dinliyor olmamdı... Neyse cevabı yolladım, birkaç dakika içinde geri döndüğünde, güzel bir şeyler olcağını düşünmeye başladım...

Cuma akşamı oldu 3 arkadaş buluştuk, düştük Bronx Pi Sahne yollarına... Aldığımız bilgiye göre, eski şarkıların cirit atcağı bi konser olcaktı, saat 23:30 civarı olmuştu ve biz artık içerdeydik. Ortama alışkın olmamızdan, ısınmamız uzun zaman almadı. Ayrıca konser öncesinde Radiohead, Audioslave çalması da havaya girmemizi sağlayan etkenlerin başında geliyordu. Saat 00:00 civarı olmuştu ki, sahnede hareketlenmeler oldu ve Redd artık sahnedeydi. Falan Filan derlerken, eşlik etmemek elde değildi... Hele ki Nefes Bile Almadan'ı söylerken seyirciyle bütünleşip pik yaptılar adeta, o anda orda olmanızı isterdim. (Yazar burda okuyanları kıskandırmaya çalışıyor:) )

Evet Redd belki bazılarının istediği gibi coşturmuyor ama kulağa hoş gelen ve insan ruhunun derinlerine dokunan bi yapısı var. Bu arada biz maksimum düzeyde eğlendik ve coştuk orası ayrı :) "Gecenin sonu geldi" dedi Doğan ve teşekkür edip, indiler sahneden. O dakikadan sonra, seyirciler ağırlığını koydu ve geri çağırdı grubu, onlarda bu jeste karşılık verip geri geldiler. Sonunu da geceye yakışan bi şekilde yaptılar. İlk defa Redd'i canlı dinledim ve bunun son olmayacağına karar verdim. Naçizane yorumum akustik konser yapsalar nefes bile almadan dinlenir. En baştaki nitelemem hoşuma gittiği için tekrar kullanarak, Ayaklı Etkinlik Takvimi'ne bu güzel geceye vesile olduğu için çok teşekkür etmeyi unutmuyoruz tabii ki...
Boşver bi taksi çağır giderim ben, diyerek de yazımı bitiriyorum..

27 Kasım 2010

You Say Party Davetiye Sorusu!!!

Jim Beam sponsorluğunda 27 Kasım Cumartesi günü Bronx Pi Sahne'de gerçekleşecek olan You Say Party! konseri için 3 adet çift kişilik davetiye sahibini arıyor!


Sorulan soruya mail atarak doğru cevabı veren ilk 3 kişi davetiyenin sahibi olacak. O halde geçiyorum soruya:

"You Say Party! grubunun yaşadıkları talihsiz olaylardan dolayı değiştirmek zorunda kaldıkları ilk ismi nedir?"

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...
Carlsberg sponsorluğunda 27 Kasım Cumartesi günü Ghetto'da gerçekleşecek olan Datarock konseri için 3 adet çift kişilik davetiye sahibini arıyor!



Sorulan soruya mail atarak doğru cevabı veren ilk 3 kişi davetiyenin sahibi olacak. O halde geçiyorum soruma:

"Datarock grubunun hangi şarkısı MTV'de yayınlanan Jersey Show'un bir bölümünde kullanılmıştır?"

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...

26 Kasım 2010

Urban Festival İstanbul 2010 Davetiye Sorusu!!!

27 Kasım Cumartesi günü Refresh The Venue'de gerçekleşecek olan Urban Festival İstanbul 2010 için 5 adet çift kişilik davetiye sahiplerini arıyor!



Sorulan soruya mail atarak doğru cevabı veren ilk 5 kişi davetiyelerin sahibi olacak. O halde geçiyorum soruya:

"Little Dragon grubunun ismi nereden gelmektedir?"

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...

25 Kasım 2010

Redd Konseri Davetiye Sorusu!!!

26 Kasım Cuma günü Bronx Pi Sahne'de gerçekleşecek olan Redd konseri için 3 adet çift kişilik davetiye sahiplerini arıyor!


Sorulan soruya mail atarak doğru cevabı veren 1.-4. ve 6. kişi davetiyelerin sahibi olacak. O halde geçiyorum soruya:

"Redd grubu hangi filmin müziklerini hazırlamıştır?"

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...

9 Kasım 2010

Gren: Beklentileri Karşılayan Konser by Fuat Sebatlı

Ayaklı Etkinlik Takvimi'nden davetiye kazanarak Gren konserine giden Fuat Sebatlı'nın kaleminden konseri aktarıyoruz sizlere.

Her insanın hayatında olup bitenlerden bir takım beklentileri vardır. Şu an uydurduğum bu aforizmadan tümdengelim yaparsak doğal olarak bir konserden de beklentilerim vardır benim.

Gren’in “Ayaklı Etkinlik Takvimi”nden davetiye sorusunu görünce hemen cevapladım(sonuçta beyin bedava:)) Hem uzun zamandır (yaklaşık 3-4 yıl olmuş) gidemediğim Bronx’un “Pi” halini görmek, esasen de Gren’i canlı canlı dinlemek ve bir kaç fotoğraflarını çekmek istiyordum. Tabi ki de soruyu doğru bilmiştim..
Konser başlamadan 45 dakika önce mekanda yerimi kapıp beklemeye başladım. Mekan eskisinden küçük ama daha derli topluydu. Tabi konumuz bu değil, Gren!

Gren, sahneye çok naif bir biçimde çıktı. Bir an soundcheck için başkaları geldi sandık ama piyanoya geçen Nedim, parmaklarını konuşturmaya başlayınca konser de şahane bir başlangıç yapmış oldu.

Enfes bir coverla girdiler programa; “Bazen” çaldılar, daha önce dinlemediğim kadar keyifli; sonra da albüme geçtiler. Playlist tutmadım ama albümü tamamına yakın çaldılar. Daha önce dinlemediğim şarkılar da oldu. Kesin konuşamıyorum çünkü tecrübe ettiğimiz üzere, sahnede albüm sound’unu aynen çalan bir grup yoktu. Bu açıdan bakacak olursak konseri dinlemeye gelen az sayıda kişi müzikal açıdan büyük keyif aldı. Ama konseri dinlemeye az sayıda kişinin gelmesine bağlı olduğunu düşündüğüm üzere, dinleyicilerle iletişim sıfırdı. Ufak bir moral bozukluğuydu sanırım ama en azından bir merhaba bekledi seyirci. O da gelmeyince coşkusuz geçti konser.

Sonuç olarak, müziğin bir sertleşip bir yumuşadığı konserde Gren, çok temiz ve keyifli bir performans sergiledi. İleride çok daha iyilerine şahit olacağımızı da fark etmedik değil.

Açılışıyla, performansıyla, duygusuyla şahsımın bir konserden beklentilerini fazlasıyla karşılayan bir konser oldu.

Gren’e teşekkürlerimi sunarken, Ayaklı Etkinlik Takvimi’nin de gözlerinden öpüyorum.

8 Kasım 2010

Gren Konseri by Oğuzcan Şahin

Ayaklı Etkinlik Takvimi'nden davetiye kazanarak Gren konserine giden Oğuzcan Şahin kaleminden konseri aktarıyoruz sizlere.

Gren’i ilk olarak 2009 yılında gecenin saat 2’sinde televizyon makinesini izlerken dinlemiştim. Televizyon karşısında yatmışken Okan Bayülgen bir anons yaptı ve 4 siyah adam vardı karşımda. Başladılar çalmaya tam da istediğim/sevdiğim tarzda müzik yapıyorlardı. Yerlerinde durmuyorlar ve deli gibi iyidiler. Daha o vakit hastası olmuştum. Fakat programdan sonra isimlerini bir türlü hatırlayamadım ve bir süre şarkılarından uzak kaldım. Uzun aramalarım sonucu, sonunda isimlerini tekrar buldum.

İşte böyle başladı benim Gren hayranlığım. Sonra sıkı bir takipçileri oldum. İlk zamanlar bazı festival ve barlarda canlı performanslarını sergilediler fakat bir çoğunu kaçırmıştım. Ama bu kaçırdıklarımın acısını sonradan gittiğim konserlerinde çıkardım. İlk önce yanlış hatırlamıyorsam YTÜ Şenliklerinde sahne aldıklarında izlemiştim. Sonrasında Pazar günü Sonisphere İstanbul sahnesinde dinledim. Tabii bunlar beni kesmedi ve son olarak 3 Kasım Çarşamba akşamı çıktıkları Bronx Pi Sahne’de izledim.

Bronx Pi’de, Mor ve Ötesi’nin Bazen şarkısına yaptıkları cover ile başladılar çalmaya. Nedim Abi piyano başında çalmaya başladı. O kadar başarılı bir cover ki Mor ve Ötesi’nden daha başarılı söylüyorlar şarkıyı bence.

Şarkının ilerleyen kısımlarında ise kapıdan içeriye Mor ve Ötesi solisti Harun Tekin’de girdi. Sahne de kendi şarkıları çalarken dinledi bir güzel.

Ve sonrasında Nedim Abi geçti mikrofonun başına başladı albümden parçaları söylemeye... Bu arada bunu söylemeden geçemeyeceğim Barış Evren Erdoğan bana dönüp şu attığı tweeti söyledi.

Gren şarkılarını tek tek söylerken etraftaki izleyenler de onlara eşlik ediyorlardı. Haklarında yazan yazılarda “çekirdek bir dinleyici kitlesi” sanırım oradaydı o akşam onları yalnız bırakmamak için.

Hangi şarkıları hangi sıra ile söylediler onu pek belirtemeyeceğim çünkü unutuyorum şarkıların sırasını ama bizleri coşturmaya yettiler o akşam. Nedim Abi'nin o harika sesi ve piyano çalışı, Hakan Abi'nin ve Murat Çopur’un o çalışları ile Can abinin davula vuruşları her şey güzeldi.

Yakında çıkaracakları single için şimdiden sabırsızlanıyorum!

7 Kasım 2010

5 Kasım Vega @ Bronx Pi Sahne by Çağatay Akdemir

Ayaklı Etkinlik Takvimi'nden davetiye kazanarak Vega konserine giden Çağatay Akdemir'in kaleminden konseri aktarıyoruz sizlere.

Bu sabahların bir anlamı olmalı değil mi, ne de olsa bu akşam Vega konseri var.
Bakalım arkadaşlardan kimler geliyor öğrenmek için birkaç telefon görüşmesi ;

hafif müzik dinleyelim mi bu akşam?
ki yarın hafifmeşrep olalım
ki yarın kolay olsun

Ekip tamam!! Gece ağır ağır gelir ve istikamet taksim !

Mekan çok kalabalık tüm biletler satılmış. Ön grup sahneden iniyor ve Vega’yı beklemeye başlıyoruz. Ama Vega pek bi nazlı çıkmıyor bir türlü ?? Mekanın havalandırma sisteminin de yetersizliğinin etkisiyle bunalan kalabalık dayanamıyor artık ve önce alkışlı protesto ardından da yuhlamaya başlıyor !!

Saatler geceyarısını çoktan geçmiş, karışır dünle yarın...
00:15 ve nihayet Vega çıkıyor ve ilk şarkı tahminimiz üzere K-9 !!

Bizi üzen neyse burda bitsin diyoruz ve K-9 eşliğinde dans etmeye başlıyoruz.
Şarkılar ilerliyor ama başta Deniz olmak üzere grup çok tutuk, sanki zorla çıkmış gibiler. Deniz’in seyirciyle diyaloğu şarkı aralarında fan gruplarından kişilere yoklama yapmasından ibaret . "Ayşe burada mı ay göremiyorum, hmm Ahmet burada, evet Sapanca prefabrik evler var orda??? ” Piyanist şantörleri saygıyla anıyoruz :) Daha önce izlediğim muhteşem Vega konserleri geliyor aklıma, kesinlikle bu gece onlardan biri değil :(

Vakit tamam!

8. şarkıdan sonra ben gideyim bu gece burası bana dar diyerek çıkışa doğru yöneliyoruz. Belki bu geceki performansları beklentimin çok altında kaldı ama Vega’yı hala çok seviyorum!! Ee ne de olsa iz bırakanlar unutulmaz...

6 Kasım 2010

Davetlisiniz: Ali Şota Konseri

6 Kasım Cumartesi günü Mask Live Music Club'da gerçekleşecek olan Ali Şota konseri için 5 adet çift kişilik davetiye sahiplerini arıyor!

Bu kez bir değişiklik yapıyoruz ve soru sormuyoruz. Evet, yanlış okumadınız :)

Bu akşamki Ali Şota konserine katılmak istediğini plnekmekci@gmail.com 'a mail atarak belirten ilk 5 kişi Ayaklı Etkinlik Takvimi'nin davetlisi olacak!

Dutch Punch Davetiye Sorusu!!!

6 Kasım Cumartesi günü Bronx Pi Sahne'de gerçekleşecek olan Dutch Punch için 3 adet çift kişilik davetiye sahiplerini arıyor!

Sorulan soruya mail atarak doğru cevabı veren ilk 3 kişi davetiyelerin sahibi olacak. O halde geçiyorum soruya:

"Bu akşam Dutch Punch dahilinde hangi gruplar sahne alıyor?"

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...

Belinda Carlisle Konseri Davetiye Sorusu!!!

6 Kasım Cumartesi günü Refresh The Venue'de gerçekleşecek olan Belinda Carlisle konseri için 5 adet çift kişilik davetiye sahiplerini arıyor!

Sorulan soruya mail atarak doğru cevabı veren ilk 5 kişi davetiyelerin sahibi olacak. O halde geçiyorum soruya:

"Belinda Carlisle müzik kariyerine hangi grubun vokalisti olarak başlamıştır?"

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...

5 Kasım 2010

Vega Konseri Davetiye Sorusu!!!

5 Kasım Cuma günü Bronx Pi Sahne'de gerçekleşecek olan Vega konseri için 3 adet çift kişilik davetiye sahiplerini arıyor!

Sorulan soruya mail atarak doğru cevabı veren 1.- 4. ve 8. kişi davetiyelerin sahibi olacak. O halde geçiyorum soruya:

"Vega'nın Hafif Müzik isimli albümü hangi plak şirketi tarafından piyasaya çıkarılmıştır?"

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...

3 Kasım 2010

Gripin: Diş ve Baş Ağrısına İyi Gelir by Erdem Özsoysal

Ayaklı Etkinlik Takvimi'nden davetiye kazanarak Gripin konserine giden Erdem Özsoysal'ın kaleminden konseri aktarıyoruz sizlere.

“Gripin“ herhalde o gece ihtiyacım olan asıl şey buydu… Bir gece öncesinde başlayan ağır diş ağrısı sonucu sabah diş doktoruna gidip "Antibiyotik tedavisine başlamalıyız Erdem" demesine karşılık bu akşam “Gripin” konserine gideceğim o iyi gelir bana demem sonucu kendimi Taksim'in o ilaç gibi gelen sokak aralarına attım…

Tatil günü dolayısıyla İstanbul’un gençlik kesimi her daim olduğu gibi kendini bu dünyanın en sosyalist eşitlikçi sokağına atıvermişti… Birkaç mekân gezip diş ağrımı babadan kalma yöntemlerle çözmeye çalışsam da pek bir işe yaramadığını anlamam geç olmadı.

Ayaklı Etkinlik Takvimi davetlisi olarak katılacağım Gripin konserine birkaç kişiyi çağırma denemem boş çıkınca "Aman kimseye gerek yok" diyip kendim gitmeye karar vermiştim. Bar performansları genel özelliği olarak grubun geç çıkacağını bilerek mekâna geç gittim ama iyi yaptığımı söyleyemem çünkü içeriye girmek kolay oldu ama güzel stratejik bir yer bulmam o kadar kolay olmadı. İçerisi özellikle 25-35 yaş aralığında iyi giyimli kadın ve erkekler ile doldurulmuştu. Daha genç bir kitle bekliyordum oysa ki ben.

Hayır, bu yaş aralığı son zamanlarda 18 yaş altı gençliğin konser şımarıklığı gibi bana itici bir durum çıkaracak diye çok korktum. Çünkü mekânın İstanbul’un iyi mekânları arasında olması yüzünden elit konuşmalar yüzünden konser güme gidecek diye üzülmeye başlamıştım.

Gripin’i uzun zamandır canlı dinleme fırsatım olmamıştı sanırım ilk albüm çıkardıkları sene izlediğim bir iki konserleri beni performans olarak çok tatmin etmediği için şarkılarını albümlerde sevsem de gidip dinlemeyi düşünmemiştim.

Giripin biraz gecikmeyle de olsa sahnedeki yerini aldığında işte bütün görüşlerimin yıkıldığını anladım. Önce seyirci beklemediğim kadar enerjik şarkılara aç bir o kadarda ezberliydi hele orta yaşlı sadece hatuna yalakalık olsun diye geldiğini zannettiğim adamların bile avaz avaz şarkılara eşlik etmeleri beni hayrete düşürmüştü… Bu Gripin’in kemik bir dinleyici kitlesi yarattığının en iyi göstergesiydi.

Gripin sahnede seyircinin etkisiyle coştu da coştu. Keyifleri yerindeydi ,sanırım bu kadar dolu bu kadar iyi bir seyirci beklemiyorlardı. Ama bu durum onları kötü etkilemediği gibi gazlarına gaz kattı ki en baba parçalarını hep arka arka önden önden çaldılar. Konserin hata eksik diyebileceğimiz noktası burası oldu setlist'i daha doğru düzenleseler herhalde orda ki herkes bir rüyada olduklarını sanacak kadar kendilerinden geçebilirdi.

Bundan sonra bu kadar ara vermemeye sık sık Gripin konserine gitmeye kendime düşülmüş bir not olarak mekânı terk ettiğimde diş ağrımın yeniden hortladığını ve bu muhteşem geceye zor bir son verdiğini belirtmeden geçemeyeceğim…

Ayaklı Etkinlik Takvimi’ne, Gripin’e, Jolly Joker Balans'a bu güzel gece için ne kadar teşekkür etsem azdır…

2 Kasım 2010

Gren Konseri Davetiye Sorusu!!!

3 Kasım Çarşama günü Bronx Pi Sahne'de gerçekleşecek olan Gren konseri için 3 adet çift kişilik davetiye sahiplerini arıyor!


Sorulan soruya mail atarak doğru cevabı veren 1.- 4. ve 7. kişi davetiyelerin sahibi olacak. O halde geçiyorum soruya:

"Gren en son hangi festivalde sahne almıştır?"

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...

1 Kasım 2010

gren @ Bronx Pi Sahne, 03.11.2010

Rakun kataloğunun genç grubu Gren, 3 Kasım Çarşamba gecesi Bronx Pi Sahne konseriyle sahalara dönüyor.

Daha önce Radar Live, Masstival, Rock'n Coke ve Sonisphere gibi festivallerdeki performansıyla büyüleyen ve çekirdek bir hayran kitlesi oluşturan Gren’in kendi ismini taşıyan ilk albümü, Tarkan Gözübüyük prodüktörlüğünde 2009 yılında Rakun tarafından yayımlanmış ve "Sen" albümden ilk single ve video klip olarak öne çıkmıştı.

Önümüzdeki haftalarda, albüm harici yepyeni bir single ile çıkış yapacak olan Gren'in, Bronx Pi Sahne’de vereceği bu konseri ve aylar sonraki ilk canlı performansını kaçırmayın.

Gren'in 3 Kasım'da Bronx Pi Sahne'de gerçekleşecek konseri için davetiyeler Salı günü Ayaklı Etkinlik Takvimi'nde...

Tarih: 3 Kasım 2010, Çarşamba
Saat: 22:30
Mekan: Bronx Pi Sahne
Adres: Asmalımescit Mah. Terkoz Çıkmazı No:8/1
Biletler: 15TL

Sakin Konseri by Arif Emrah Orak

Ayaklı Etkinlik Takvimi'nden davetiye kazanarak Sakin konserine giden Arif Emrah Orak'ın kaleminden konseri aktarıyoruz sizlere.

Kız kardeşimi aradım.

-Naber?
-İyilik.

Bir sessizlik oldu.

-Yarın günlerden ne?

Elinde, bastırınca viyuk viyuk öten oyuncak ördeklerden varmış (nedenini sormayın asla bilemezsiniz.) onu öttürdü bir kaç kez. Hiç şaşırmamış gibi devam ettim.

-Haklısın, Cuma. Yarın ne var?

Yine ördek öttü. (ördek üç kere ötmeden sen beni inkar edeceksin.)

-Sakin’in konseri var.(diye yanıtladım kendimi)
-Ya evet yaaa. (birden normale döndü.)
-Gidecek misin? Diye sordum sinsice. Bir kaç kez gitmişti belli olmazdı.
-Yok nasıl gideyim. Para yok.
-Peki davetiyem var desem?
-Aggghhhhhhh gerçekten miii?
-Hı hı.

29 Ekim 22:20

Bronx’un önündeki kuyruktayız. Girişte kusmuğunun üstünde uyuklayan sarhoş bir çocuk var. Herkes ona bakıyor. Artık neyin gerçek neyin sanat olduğu bilinemez. Belki bir performanstır. Fakat gerçek kusmuk kullandıkları kesin. Önümüzdeki kızlardan biri diğerine “abi işte Kadıköy’de olsa böyle olmaz. Biri gelip kaldırır. Herkes bakıyor inanamıyorum.”diyor. Gerçeğin çölüne hoşgeldiniz. Arkamızda iki hobbit var. Bir tanesi bir anda önümüze geçiyor. Fakat arkamızda kalan yüzük kardeşiyle konuşmaya devam ediyor arada. Öfkeli Gandalf bakışlarımla en azından arkamızdakini sindiriyorum. Bunlar gecenin habercisi. Öndeki hobbit önündeki kızları da geçiyor. Bence Kadıköy’de buna da izin vermezler. Hobbit bir öndekini de geçiyor vs.

Adımı kontrol ediyorlar ve üstünü çiziyorlar. “Belki eşyalarınızı vestiyere bırakmak isteyebilirsiniz” İstemem. Vestiyer ücretsiz. Mor ötesi damgalarımız bileklerimize vuruluyor, çantalarımız aranıyor ve içerdeyiz. Bir anda “The Big Bang Theory” setindeyiz. Sonuna kadar iliklenmiş yakalı t-shirtler, ince gri hırkalar, tabii ki kemik gözlükler. Berbat bir dejavu. Duvar lobundaki nöronlar vücudun dışındaki alanın zihinsel bir modelini çıkarır. Sürekli sürtünen, çarpan, belimde dans eden insanlar ciddi kafatası travması yaşamış olmalı. Bir süre sonra nefretimle vücudumun etrafında bir miktar güç kalkanı oluşturabiliyorum. Tabii ki siz huysuzlandıkça delilerin mıknatısı haline geliyorsunuz. Sakin olmalıyım. Zaman geçiyor, sahneye çıkmıyorlar. Kardeşim “Oha 11 olmuş” diyor. 5-10 dakika sonra sahnedeler. Alkış, kıyamet. Artık diğer şeyleri unutabilirim.

Sabahtan beri kafamda çalan şarkıyla başlıyorlar. “Eksik Şarkı” –bezdirmedi hayat beni oysa yarı iletkenim biraz içim dışımda. Ardından “Laleler Beyaz”çalıyorlar. Canlı performansları gerçekten çok iyi. “Edepsiz Komedya”yı söylerlerken Onur Özdemir’in haykırışı harikaydı:”Bugün senin günün onu da mahvettin -allah cezanı versiiin- seni sorana her yanım derim...”

“Denek Hayatım”la bitiriyorlarken üstüne 2 şarkı daha eklediler ve yine “Eksik Şarkı”yla bitirdiler. Şarkılar her şeyi unuturmuştu. Sürekli böğüren, sürekli şarkı isteyen, sağa sola savrularak dans eden grubu (Tamam, en çok siz seviyorsunuz Sakin’i) bile fazla takmadım. Kardeşim “Gerçekten yaşlanıyorsun” dedi. Haklı olabilir. Bittikten sonra çıkış çilesi başladı. Çıkış için birkaç kez farklı kapılara yollandık. Daha sonra çıkış kuyruğuna dahil olduk. “Kusura bakmayın vestiyerde bir yoğunluk yaşanıyor. 5-6 dakika bekleteceğim sizi.” Flashback: "Belki eşyalarınızı vestiyere bırakmak isteyeceksinizdir.” Tekinsiz bir kız, kardeşime yaklaşıp bir şeyler sordu ve uzaklaştı. Yanında tamponu var mıymış? (yokmuş) Peki olan birini tanıyor muymuş? (Tanımıyormuş)

Dışarı çıktığımızda şarkı mırıldanıyordum. “Son kez kalktım geç yatağımdan”demek ki her şey yolundaydı.

-“İlk Yara”yı çalmadılar di mi?
-Yok, ama “Eksik Şarkı”yı 2 kere çaldılar o yeter.

Ayaklı Etkinlik Takvimi’ne çok teşekkür ederiz.
 
.fc-sectitle { color:#FFFFFF!important; }