28 Mayıs 2010

Ladytron DJ Set Davetiye Sorusu!!!

29 Mayıs Cumartesi günü saat 00:00'da Bronx Pi Sahne'de gerçekleşecek olan Ladytron DJ Set için 5 adet çift kişilik davetiye sahibini arıyor!
Soracağım soruya mail atarak doğru cevabı veren 2.- 4.-6.-8. ve 10. kişi davetiyenin sahibi olacak. O halde geçiyorum soruma:

"Ladytron'un son albümünün adı nedir?"

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...

Ghetto Kapanış: Sattas Davetiye Sorusu!!!

29 Mayıs Cumartesi günü sezonun son Ghetto konseri olarak saat 22:30'da Ghetto'da gerçekleşecek olan Sattas konseri için 5 adet çift kişilik davetiye sahibini arıyor!
Soracağım soruya mail atarak doğru cevabı veren 1.- 3.-5.-7 ve 9. kişi davetiyenin sahibi olacak. O halde geçiyorum soruma:

"Sattas grubu kaç yılında kurulmuştur?"

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...

27 Mayıs 2010

Ceylan Ertem Davetiye Sorusu!!!

28 Mayıs Cuma günü saat 22:30'da Ghetto'da gerçekleşecek olan Ceylan Ertem konseri için 5 adet çift kişilik davetiye sahibini arıyor!
Soracağım soruya mail atarak doğru cevabı veren 1.- 3.-6.-9. ve 11. kişi davetiyenin sahibi olacak. O halde geçiyorum soruma:

"Gökçen Dilek Acay'ın yönettiği Ceylan Ertem'in klip şarkısının adı nedir?"

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...

26 Mayıs 2010

The Black Heart Procession Davetiye Sorusu!!!

27 Mayıs Perşembe günü saat 22:30'da Ghetto'da gerçekleşecek olan The Black Heart Procession konseri için 3 adet çift kişilik davetiye sahibini arıyor!
Soracağım soruya mail atarak doğru cevabı veren 1.- 6. ve 9. kişi davetiyenin sahibi olacak.O halde geçiyorum soruma:

"The Black Heart Procession grubu nerelidir?"

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...

Robots In Disguise by Fulya Sofi

Ayaklı Etkinlik Takvimi'den davetiye kazanarak Robots In Disguise konserine giden Fulya Sofi'nin kaleminden Cuma gecesini aktarıyoruz sizlere. :)

Dakika 1 gol 1 denir ya, benim de Taksim’e ayak bastığım an grup üyelerinden Dee Plume ile tanışmam gecemin güzel geçeceğinin habercisiydi. Kısa süren keyifli sohbet sonrası Dee konser öncesi otele dinlenmeye giderken ben de kendimi Taksim’in kalabalığı arasına attım.

23.00 gibi Ghetto’ya girdiğimde konsere olan ilginin bir hayli fazla olduğunu gördüm. İstanbul’u şenlendiren Robots in Disguise öncesi İstanbul’un başarılı indie-electro-disco ikilisi Bon Mod sahnedeydi. Performansları tatmin ediciydi. Bon Mod sahneden indikten kısa süre sonra beklediğim an gelmişti. Sue ve Dee her zamanki gibi çılgın ve renkli giysileri, makyajları ile karşımdaydı. Turn It Up ve La Nuit gibi çok sevilen bir çok parçalarını çaldılar.

Son derece keyif veren sahne şovlarını yarım metre uzaktan izlediğim “robot”ların beklenenin üstündeki performansları, olgun yaşlarına rağmen çoğu gence taş çıkartan enerjik yapıları ve ambiansa uygun danslarından sonra bu muhteşem gecenin bitmesini istemedim.

Eğer sizler de müziğe doymak ve bolca dans etmek istiyorsanız Robots in Disguise tekrar geldiğinde kaçırmamanızı tavsiye ederim. Bu güzel konser için Ayaklı Etkinlik Takvimi’ne tekrar teşekkürler!

20 Mayıs 2010

Robots In Disguise Davetiye Sorusu!!!

Carlsberg sponsorluğunda 21 Mayıs Cuma günü saat 22:30'da Ghetto'da gerçekleşecek olan Robots In Disguise konseri için 3 adet çift kişilik davetiye sahibini arıyor!
Soracağım soruya mail atarak doğru cevabı veren 1.- 5. ve 8. kişi davetiyenin sahibi olacak.
O halde geçiyorum soruma:

"Robots In Disguise grubu kimin desteği ile kuruldu?"

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...

14 Mayıs 2010

Masumiyetin Ziyan Olmaz by Zeynep Mengi

Ayaklı Etkinlik Takvimi'den davetiye kazanarak Mor ve Ötesi konserine giden Zeynep Mengi'nin kaleminden Perşembe gecesini aktarıyoruz sizelere. :)



Dün akşam ayaklietkinliktakvimi.com’un davetlisi olarak Mor ve Ötesi’nin albüm lansman partisindeydik. Ghetto’ya giderken acaba klimaları çalışıtırıyorlar mı diye düşündüm. Hava epey sıcak olunca, o kadar kişi, kapalı alan… Boğulmayız diye umuyordum. İçeri girdiğimde de hissettim ki buuuuuz gibi bir hava vardı. Sağolsunlar parti ve konser işkence olmadı.

Perdede Yorma Kendini şarkısının videosu, fonda albümdeki şarkılar, sahneye çıkmalarını bekledik. Saat 23.00 gibi de çıktılar zaten. Gönül isterdi ki yeni albümlerinden hangi şarkıları çaldıklarını yazayım ama ben de ilk kez dinledim. 5 parça çaldılar yeni albümden. Aklımda kalanlar Korkma ve Yorma Kendini oldu. (Yine kalmış aklımda isimler) Birkaç kez dinlemeden doğru düzgün algılayamadığım için bu bile mucize benim için. Sonra da önceki albümlerden birer şarkı çaldılar. Onlar da şu şekilde: Şehir albümünden Yalnız Şarkı, Bırak Zaman Aksın albümünden Beyaz, Gül Kendine albümünden Daha Mutlu Olamam, Dünya Yalan Söylüyor albümünden Bir Derdim Var ve Büyük Düşler albümünden Ayıp Olmaz Mı. Sonrasında belki bir şarkı daha çalmışlardır ama emin değilim. Saat 00.00 olduğu için (ve tabii yol, ertesi gün işe gidilecek dertleri) Ghetto’dan çıkıp evin yolunu tuttuk. Biz içerideyken yağmur da yağmış bir de. Neyse ki durmuştu.

Bu güzel parti ve konser için tekrar teşekkürler Ayaklı Etkinlik Takvimi! Başka konserlerde görüşmek üzere!

Mor ve Ötesi Konseri by Gökhan Şirin

Ayaklı Etkinlik Takvimi'den davetiye kazanarak Mor ve Ötesi konserine giden Gökhan Şirin'in kaleminden Perşembe gecesini aktarıyoruz sizelere. :)

Sevgili Ayaklı Etkinlik Takvimi'nden kazandığım davetiye ile dün akşam Ghetto’ya Mor ve Ötesi’nin yeni albümünün lansman partisine gittim.
Ghetto’ da her zaman olduğu gibi yine harika bir ortam vardı. Servis ve hizmet kalitesinden tutun içerdeki insanların kalitesine kadar her şey çok iyidi.
Yoğun ve yorucu bir iş gününün akşamı ve aslında hafta içleri dışarı çıkmayı pek sevmememe rağmen Mor ve Ötesi bütün yorgunluğumu aldı, yeni albüm parçalarıyla bizi coşturdu. Özellikle 4. parçaları “Yorma Kendini” benim favorim :) Ayrıca araya “Bir Derdim Var” parçasınıda sıkıştırıp beni çok mutlu eden Mor ve Ötesi’ ne burdan teşekkürlerimi iletiyorum :)

12 Mayıs 2010

Mor ve Ötesi Davetiye Sorusu!!!


13 Mayıs Perşembe günü saat 22:30'da Ghetto'da gerçekleşecek olan Mor ve Ötesi konseri için 5 adet çift kişilik davetiye sahibini arıyor!
Soracağım soruya mail atarak doğru cevabı veren 1.-4.-7.-9.-11. kişi davetiyenin sahibi olacak.
O halde geçiyorum soruma:

"Mor ve Ötesi'nin en son klibi olan Yorma Kendini albümlerinde kaçıncı şarkı olarak yer alıyor?"

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...

Post Dial Davetiye Sorusu!!!


13 Mayıs Perşembe günü saat 21:o0'da Babylon'da gerçekleşecek olan Post Dial konseri için 1 adet çift kişilik davetiye sahibini arıyor!
Soracağım soruya mail atarak doğru cevabı veren 7. kişi davetiyenin sahibi olacak.
O halde geçiyorum soruma:


"Post Dial'ın 13 Mayıs'ta gerçekleşecek olan Babylon performansında başka hangi isimler sahne alacak?"

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...

11 Mayıs 2010

Moğollar ve Unutulmaz Bir Cuma by Duygu Özen

Ayaklı Etkinlik Takvimi'den davetiye kazanarak Moğollar konserine giden Duygu Özen'in kaleminden Cuma gecesini aktarıyoruz sizelere. :)



Cuma akşamı çok yorgun gittiğim Ghetto’dan dinlenerek çıktım. Ghetto’da daha once doğum günümü kutladığım ve harika bir akşam geçirmemi sağlayan bir mekan. Hem tarihi dokusu hem hizmet hem de teras keyfi inanılmaz!

Moğollar'ı uzun zaman sonra canlı dinlemek tümmm stresimi üzerimden aldı. Engin Abi yoktu belki ama grup yeni kattıkları kişilerle onun ruhunu cidden yansıttılar. Konser sonunda Engin Abi'nin bateri performansının videosu yayınlandı, herkes 15 dakika boyunca aralıksiz alkışladı. Video bitene kadar Moğollar sahneyi terk etmeden ve perdeden gözünü ayırmadan izledi...

Tekrar teşekkürler ve sevgiler...

9 Mayıs 2010

Absolut Modern Perşembeler Vol. III

Geçtiğimiz Salı günü Absolut ve İstanbul Modern'in ortaklaşa düzenlediği Absolut Modern Perşembeler Vol. III'e davet eden bi' mail aldık Absolute'tan. İlk 2 organizasyona çeşitli sebeplerden dolayı katılamamış olsak da bu seferkinin kaçmayacağı davetiye mailinin geldiği dakikada belli olmuştu.

Davetiyeler elimizde, arkadaşlar yanımızda, tanıdıklar İstanbul Modern'de... Her ne kadar İstanbul Modern'e birçok kez gitmiş olsam da o geceki kadar ultra kibar ve yardımsever güvenlik görevlilerine rastlamamıştım. İstanbul Modern'in restoran kısmına girdiğimizde Tulu ve Volkan bizleri karşılayarak gece ve ortam hakkında bilgilendirdiler. Hemen sonrasında ise girişte bulunan ipince ve upuzun kızlar (ki yazının sonunda geceye dair fotoğraflar için link verdiğimde kimlerden bahsettiğimi anlayacaksınız) bizlere içki ikram etti. O kadar kalabalığı İstanbul Modern'in restoran ve terası nasıl kaldıracak diye düşünürken gördüm ki hiç de öyle insanın üstüne üstüne gelip, boğan bi' kalabalık yoktu. Yanlış anlaşılmasın, iğne atsan yere düşmez vaziyetteydi. Sadece rahatsız edici bi' kalabalık yoktu. Şık şıkırdak insanlar, şerefe sesleri, patlayan flaşlar derken gecenin fotoğrafçısı olan Franz ile karşılaştık. Ayak üstü edilen 3-5 dakikalık muhabbetten sonra geceye katılan diğer arkadaşları arama peşine düştük. Barış ve Pınar'ı bulduktan sonra baktık muhabbet güzel, ortam süper, içkilerin biri gidiyor biri geliyor ayaküstü de olsa atıştıracak bir şeyler aranmaya başladık; fakat öğrendik ki içki haricinde hiçbir şey yokmuş!!! Bütün gecenin güzelliğine resmen gölge düşüren bu haber sebebiyle suratlar asıldı, homurtular başladı haliyle.

Gerçekten yapıcı eleştiri anlamında şunu söylemek istiyorum. Böyle bi' gece düzenliyorsanız, içki odaklı bi' organizasyon yapıyorsanız mutlaka ama mutlaka çerez bile olsa içkinin yanında insanlara bir şeyler vermek durumundasınız. Gecenin konsepti, şu, bu gibi sebepler çok üzgünüm ama affedilebilir nedenler değil... Umuyorum bi' sonraki düzenlenen Modern Perşembeler'de içki yanında sunulacak çerez vb. şeyler unutulmaz da insanlar sırf açlık yüzünden ortamı terk etmek durumunda kalmazlar. Şaka değil, gerçekten vardı örnekleri... İçkiler bittikçe sırayla bar kısmına gidip bar başına tünemiş olan ve neredeyse 6'şar 6'şar içki isteyenleri atlatıp içkilerimizi alırken öğrendik ki sadece portakallı, yaban mersinli, ahududulu, mandalinalı gibi belirli içkileri sunuyorlarmış. Biraz yüz ekşiten tatlar olmasına rağmen portakallının ne kadar güzel olduğunu da öğrenmiş olduk bu arada :)

Müzikler için ayrı bi' paragraf ayırıyorum; çünkü bu kadar iyi duyulan, bu kadar rahatsız etmeyen ve bu kadar arka arkaya güzel şarkıların çalındığı bi' geceye dahil olmamıştım sanırım. O sebeple Emre Ataker'e (aka Renensefalon) binlerce teşekkür!

Absolut da bi' o kadar teşekkürü hak ediyor. Böylesine zarif bi' mekanı organizasyonlarına seçtikleri için, özellikle de gece 1'e doğru insanların hafiften kafalarının güzel olmaya başladığı zamanlarda önünü alamayacakları durumlara karşılık hemen önlem alarak geceyi ufak ufak noktaladıkları için ve de böyle bi' geceye dahil olmamızı sağladıkları için teşekkürler. Umarım vol. IV ve diğerlerinde ufak şeyleri telafi etmiş olarak dört dörtlük organizasyonlara imza atarlar...

Franz von Bodelschwingh'in çektiği fotoğraflardan birkaç tanesine buradan bakabilirsiniz: Absolut Modern Perşembeler vol. III

7 Mayıs 2010

Think Amsterdam: Kraak&Smaak Davetiye Sorusu!!!


8 Mayıs Cumartesi günü saat 21:00'da Ghetto'de gerçekleşecek olan Think Amsterdam: Kraak&Smaak DJ Set konseri için 5 adet çift kişilik davetiye sahibini arıyor! Soracağım soruya mail atarak doğru cevabı veren 1.-3.-5.-7. ve 9. kişiler davetiyenin sahibi olacak.
O halde geçiyorum soruma:

"Kraak&Smaak grubu kimlerden oluşur?"

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...

6 Mayıs 2010

Moğollar Davetiye Sorusu!!!

7 Mayıs Cuma günü saat 22:30'da Ghetto'de gerçekleşecek olan Moğollar konseri için 5 adet çift kişilik davetiye sahibini arıyor! Soracağım soruya mail atarak doğru cevabı veren 2.-4.-6.-8. ve 10. kişiler davetiyenin sahibi olacak.
O halde geçiyorum soruma:

"Moğollar'ın 2009 yılında çıkarttığı albümlerinin adı nedir?"

Cevaplarınızı plnekmekci@gmail.com 'a gönderebilirsiniz...

4 Mayıs 2010

Hande Yener'le Dünden Bugüne/Akustik by Mirac Rüzgar

Ayaklı Etkinlik Takvimi'den davetiye kazanarak Tekirdağ Rakısı sponsorluğundaki Hande Yener'le Dünden Bugüne/Akustik konserine giden Mirac Rüzgar'ın kaleminden Perşembe gecesini aktarıyoruz sizelere. :)


Hande Yener hakkında ona buna özeniyor deniyor, popa döndü elektronikte tutunamadı diye atılıp tutuluyor, giyim tarzı, farklı klipleri hakkında sürekli konuşuluyor. Kim kimden esinlenmeden, ilham almadan bir iş yapıyor ki. Kendisi de 29 Nisan Ghetto konserinde iğneleyerek de olsa belirtti Lady GaGa’yı sevdiğini. “Apayrı” albümünden itibaren başladığı açık şekilde görülen ve zaten devam etmesi de gereken bu değişim kaçınılamaz. Şu ana kadar bu değişimin meyveleri hep güzel oldu. Bundan sonrası için zamanında eleştirdiklerini kendisinin yapmaması tek dileğimiz. Benim içinse eskiden orda burada denk gelince dinlediğim Hande Yener şarkıları “Nasıl Delirdim” ile birlikte artık playlistime giriş yapmıştı. Ondan sonrasında bir yandan çıkan albümleri takip ederken, diğer yandan da konser haberlerini kovaladım. Ghetto’da Akustik bir konser olduğunu görünce iş güç arasında, hafta içi de olsa giderim dedim ve bir de üstüne davetiye kazandım. Yüksek tavanı ile izleyicilerin boğulmadığı ve rahat rahat dans edebildiği bir mekan Ghetto. Üst kattaki balkon ve teras da kapalı alanda, kalabalıkta durmak istemeyenlere mükemmel bir alternatif sunuyor. Ses düzeni ve hizmet de gittiğim tüm konserlerde harikaydı. E bir böyle bir mekanda gerçekleşecek Hande Yener konseri için davetiyesi olunca insanın bize sadece içeri girip içkilerimizi yudumlarken konserin başlamasını beklemek kaldı.

Sevenlerini çok bekletmeden çıktı sahneye, çıkar çıkmaz da incelemek üzere uzak gözlüklerimi taktım. Kıyafeti, aksesuarları kendi tarzına özgü, oldukça başarılıydı – saçları, duruşu da öyle. İlk şarkıları “Hande’ye Neler Oluyor” albümündendi. Benim konsere gitmeden önce bu albümdeki favorim kesinlikle “Yasak Aşk” olmuştu ama özellikle “Çöp” gibi duygusal parçaları da oldukça tutulmuşa benziyor. Son albümde kısmen başarısız ve önceki albüm ve tarzına kıyasla uyumsuz bulduğum şarkı tahmin edebileceğiniz gibi Bodrum’du. Hande Yener konserde bu şarkıyı ilk kez söylediğinde belimi yavaş yavaş kıvırırken bir baktım ikinci kez çalıyorken ellerim havada zıplıyorum. Yani Bodrum bu yaz Türkiye’nin hiti olur evet ama benim bu yaz hitim kesinlikle “Yasak Aşk” olarak kalacak, orası kesin. Akustik öğelerle farklı bir tat katılan şarkılardan anladık ki akustik olsun, elektronik olsun, pop olsun fark etmiyor; Hande Yener her türlü dans ettiriyor ve hep bir ağızdan söylettiriyor şarkılarını. Ah bir de gerilerden sesimi duyurmaya çalıştım “Hipnoooz” diye bağırarak ama dinleyemedik, o da olsaydı Ghetto konseri benim için gerçekten çok keyifli olacaktı.

Hande Yener’in sesini canlı dinlemek ve sahnedeki o kendine özgü hafif şımarık tavırlarını görmek, bitmek bilmeyen enerjisini, dansını izlemek oldukça keyifliymiş. Ghetto konserinden sonra Hande Yener hakkında aklımdaki soru işaretlerinin üzerini çizdim, tekrar izlemek bir sonraki fırsatı bekliyorum desem yeridir.

Konserden daha çok kare için: Hande Yener'le Dünden Bugüne/Akustik by Ozan Eicher

3 Mayıs 2010

Hande Yener'le Dünden Bugüne/Akustik by Hazal Bayar

Ayaklı Etkinlik Takvimi'den davetiye kazanarak Tekirdağ Rakısı sponsorluğundaki Hande Yener'le Dünden Bugüne/Akustik konserine giden Hazal Bayar'ın kaleminden Perşembe gecesini aktarıyoruz sizelere. :)

Her şey Apayrı albümüyle başladı, evet o albümden önce Hande Yener de benim için diğer “bakkal şarkısı” diye nitelendirdiğimiz şarkıcıların yaptığı şarkılardan farklı bir şey yapmıyordu. “Kameramancı” gibi kelimeler kullanan Bay Mo’yla çıkan biriydi o dönemler. Benim ve tahminlerime göre bir çok kişinin sevgisi de Hande Yener’e Apayrı hatta Nasıl Delirdim albümünden sonra başladı. O albümlerden sonra konserine gitmek için sabırsızlanır olmuştum. Zaten bir kere konserine gittikten sonra artık CD’den dinlemek aynı zevki vermez oluyor. Tamam ukala ve kendini bilmez tavırlar içinde olabilir ki sahnede de kendini çekemeyenlerden bahsederek bu tavırlarını sürekli tekrarlıyor kendisi ama sahneyi pek de güzel dolduruyor hatta sahneden taşıyor bile diyebilirim işi abartıp.
Perşembe günkü akıstik konserde absürtik kostümleriyle görmüyoruz Hande’yi, (absürtik derken: mesela Love konserinde giydiği Madonna’dan bozma büstiyer gibi). Belki akustik konser olmasının verdiği ağırbaşlılıkla böyle bi tercih yapmıştır, avize küpeleri de bu kostümün bi parçası tabi. Yeni albümünden şarkılara ağırlık veren Hande, Kalpsiz şarkısının isteği üzerine yine ukalalığını patlatıyor tabi “Ben de nerden tahmin edebilirim albümümdeki bütün şarkıları seveceğinizi.” Ah ah yerim senin tahminlerini! Her neyse, konserdeki en iyi şarkıya gelecek olursak da, yeni albümünü pek sevmememe rağmen canlı performansıyla eve gelip yirmi kere dinlediğim; “Bi Gideni Mi Var” adlı şarkı. Zaten kendisi de çok iyi söylediğini farkında olacak ki şarkı bittikten sonra şarkıyı tekrar söyleme gereği hissetti ki iyi de yaptı. Konserde söyediği akustik hali de albümdeki halinden çok çok daha iyi oldu hani.
Kısacası gittiğim altıncı, bilemedin yedinci Hande Yener konseriydi, elektornikten uzaklaştığı için tabi tekrar eski haline döner mi, tekrar bakkal olur mu korkumu yenmiş bulunuyorum bu konserle. Bodrum şarkısını bile sevdirdi bana canlı performansı. Bir de o şarkıda sahneye çıkıp dans eden biri vardı ki, o da şarkıya ayrı bi tat katmadı değil. Aynı zamanda arada Kemal Doğulu’nun çıkmadığı da ilk Hande konserimdi, belki de o yüzden daha da bi sevdim bu konseri...

Konserden daha çok kare için: Hande Yener'le Dünden Bugüne/Akustik by Ozan Eicher

1 Mayıs 2010

Binboa: Kendi Şişeni Kendin Tasarla Partisi

Biraz geç kalmış olduğumuzun farkındayım; ama bu etkinliği yazmadan edemezdim! 9 Nisan günü işlere gömülmüş bi' şekilde çalışıyorken resepsiyondan gelen "Paketin var!" haberi ile heyecanlandım. Torbasından çıkarttığımda yanda görmüş olduğunuz, özenle hazırlanmış hediyeyi buldum! Binboa, 13 Nisan'da Karaköy'deki Tarihi Sümerbank Binası'nda Kendi Şişeni Kendin Tasarla Partisi'ne davet ediyordu beni. Davetiyenin yanında 1 adet üzeri bomboş olan Binboa şişesi ve kalem gönderilmişti ve elbette iş çıkışında ev ödevimmişcesine bana gönderilen bu şişenin icabına baktım her anlamda ;)
Şayet aranızda hala Kendi Şişeni Kendin Yarat için yapılmış videoyu görmeyenleriniz varsa diye videoyu hemen buraya da ekliyorum:




Video için sadece şunu söylemek yeterli herhalde: 550 şişe, 5.000 kare fotoğraf, 100 saatin üzerinde çekim.
Gelelim partiye... McCann Erickson'ın 2010 yılbaşı partisinin organizasyonu ile ilgilenen A46 Organization bu kez Binboa'nın Kendi Şişeni Kendin Tasarla Partisi'nde karşıma çıktı. Bahar Korçan, İdil Tarzi ve Hakan Yıldırım'ın Binboa için özel tasarladıkları şişelerin tanıtımının yapıldığı gecede duvarlardaki fosforlu Binboa ilüstrasyonlarından tutun barmaid'lerin tshirt'lerinin üstünde bu saydığım tasarımcıların Binboa için çizdiklerinin aynıları olması, DJ Can Hatipoğlu'nun müziklerinden tutun Carlo Bernardi'nin lezzetli aperatifleriyle her şey harikaydı!
Yaş ortalaması her ne kadar epey yüksek olsa da herkesin keyfi yerinde gibiydi. Kendimi çevreyi incelemeye, sohbete ve elbette ki Binboa'lara verdiğim için fotoğraf ve video işi aksadı; fakat sevgili Hazal'ın çektiği kısa video ile ortam hakkında fikir sahibi olabilirsiniz.

Ve son olarak da ilk videonun yapımını anlatan, 41?29!'un elinden çıkma kamera arkası videosu:

Farkındalık Kampanyası - Konu: İŞSİZLİK


Engelleri Kaldır Hareketi, yeni kampanyası ile ENGELLENEN İŞSİZLERE yönelik toplumda bir uyanış sağlamayı amaçlamaktadır. 1 Mayıs 2010 tarihinde hayata bulacak olan uzun ve zorlu geçecek farkındalık dönemi kapsamındaki nihai hedef, 7 milyon işsiz kesim ile işveren kurum ve kuruluşların bir araya gelmesi ve yoluna birlikte devam edebilmesidir.
 
.fc-sectitle { color:#FFFFFF!important; }