Ayaklı Etkinlik Takvimi'nden davetiye kazanarak Redd konserine giden Onur Arıbaş'ın kaleminden konseri aktarıyoruz sizlere.
Redd için Bronx Pi Sahne konserleri özeldir, çünkü daha sıcak, daha samimi, izleyici ile daha fazla bütünleşebildikleri bir ortamdır. En azından bloglarında Twitter'ında yazdıklarına göre bu izlenimi oluşturdular. 26 Kasım Cuma gecesi, yaklaşık 1 aylık aradan sonra tekrar bir Bronx Pi Sahne konseri verdiler. İçerisi her Redd konserinde olduğu gibi doluydu. Ekipmanlar hazırlanmış, sound chekler yapılmış, Nadir Duman yönetimindeki warmup ile Redd'e ısınıyordu o gece Bronx Pi Sahne'de olanlar. Saatler gece yarısını gösterdiğinde sahneye çıktılar. Her zamanki gibi çok şık giyinmişlerdi, ancak giyinişleri konusunda aklıma takılan tek şey grubun klavyecisi İlke üzerindeki ince gömlekle oluk oluk ter dökerken Doğan ve Güneş o sıcak ortamda o eforu sarf edip üzerinde deri ceketlerle nasıl rahatsız olmadıklarıydı.Genelde eski şarkıları ağırlıkta olmak üzere 22 şarkı + 4 bis çaldılar. Arada soluklanabilmek bir içki veya bir sigara arası verebilmek için konseri 2 bölüme ayırmışlardı. Prensesin Uykusuyum şarkısından önce grubun vokalisti Doğan, popüler kültür ve kendileri arasındaki bağlantıyı anlatmaya çalıştı izleyiciye. Yaptıkları şarkıların popüler kültür ile yakından uzaktan alakası olmadığını söyledi ve biraz da her albümüne ticari kaygılar yüzünden cover koyan gruplara taş attı. Bu demek oluyor ki ileriki zamanlarda çıkacak olan Redd albümlerinde ve konserlerde cover dinleme olasılığımız bir hayli düşük.
Sonuç olarak Redd Bronx Pi Sahne konserlerini, Bronx Pi Sahne de Redd‘i seviyor. Mekan her konserde doluyor taşıyor. Tüm bu güzellikler birleşince Redd‘i İstanbulluların sıkça izleyeceği kesin. Grubun yürüdüğüyolda çizdiği çizgisi, yarattığı konsepti tam gaz istikrarlı bir şekilde ilerlemelerini sağlıyor. Her geçen albümde ve konserde izleyicinin ilgisini daha çok çekiyorlar ve gönüllerde taht kuruyorlar. Türkiye'de konsept grup say desek belkide bir elin beş parmağını geçmez sayısı. Redd'i bu gruplar arasında görebilmek gerçekten çok güzel ve bunu yaptıkları başarılı işlerle sonuna kadar hakediyorlar. Ayrıca bu konser için Ayaklı Etkinlik Takvimi'ne teşekkürü borç bilirim.



Gren’i ilk olarak 2009 yılında gecenin saat 2’sinde televizyon makinesini izlerken dinlemiştim. Televizyon karşısında yatmışken Okan Bayülgen bir anons yaptı ve 4 siyah adam vardı karşımda. Başladılar çalmaya tam da istediğim/sevdiğim tarzda müzik yapıyorlardı. Yerlerinde durmuyorlar ve deli gibi iyidiler. Daha o vakit hastası olmuştum. Fakat programdan sonra isimlerini bir türlü hatırlayamadım ve bir süre şarkılarından uzak kaldım. Uzun aramalarım sonucu, sonunda isimlerini tekrar buldum.
Bu kez bir değişiklik yapıyoruz ve soru sormuyoruz. Evet, yanlış okumadınız :)
Sorulan soruya mail atarak doğru cevabı veren ilk 3 kişi davetiyelerin sahibi olacak. O halde geçiyorum soruya:
Sorulan soruya mail atarak doğru cevabı veren ilk 5 kişi davetiyelerin sahibi olacak. O halde geçiyorum soruya:
Sorulan soruya mail atarak doğru cevabı veren 1.- 4. ve 8. kişi davetiyelerin sahibi olacak. O halde geçiyorum soruya:
“Gripin“ herhalde o gece ihtiyacım olan asıl şey buydu… Bir gece öncesinde başlayan ağır diş ağrısı sonucu sabah diş doktoruna gidip "Antibiyotik tedavisine başlamalıyız Erdem" demesine karşılık bu akşam “Gripin” konserine gideceğim o iyi gelir bana demem sonucu kendimi Taksim'in o ilaç gibi gelen sokak aralarına attım…
Daha önce Radar Live, Masstival, Rock'n Coke ve Sonisphere gibi festivallerdeki performansıyla büyüleyen ve çekirdek bir hayran kitlesi oluşturan Gren’in kendi ismini taşıyan ilk albümü, Tarkan Gözübüyük prodüktörlüğünde 2009 yılında Rakun tarafından yayımlanmış ve "Sen" albümden ilk single ve video klip olarak öne çıkmıştı.
Kız kardeşimi aradım.
Sabahtan beri kafamda çalan şarkıyla başlıyorlar. “Eksik Şarkı” –bezdirmedi hayat beni oysa yarı iletkenim biraz içim dışımda. Ardından “Laleler Beyaz”çalıyorlar. Canlı performansları gerçekten çok iyi. “Edepsiz Komedya”yı söylerlerken Onur Özdemir’in haykırışı harikaydı:”Bugün senin günün onu da mahvettin -allah cezanı versiiin- seni sorana her yanım derim...”
