22 Haziran 2010

Tek Aşkımız Efes Pilsen One Love Festival by Tolga Sirkeci

Ayaklı Etkinlik Takvimi'nden davetiye kazanarak Efes Pilsen One Love Festival'a giden Tolga Sirkeci'nin kaleminden festivali aktarıyoruz sizlere. :)

Şu sıcak ve bunaltıcı günlerinin üzerine televizyondaki limonata reklamlarının verdiği sinir stres de eklenince içinden çıkılamayacak hale gelinen bir yaz zamanı, hafif bir rüzgarda hamakta sallamak kadar keyif verdi Efes Pilsen One Love Festival.

Özellikle geçen sene; ruhumu çoktan kendilerine sattığım, elektronica’nın ağababası Röyksopp’u İstanbul’a getirerek beni kendimden geçiren Efes Pilsen One Love Festival gelip çattı, “acaba bir yerden davetiye bulabilir miyim?”li cümleler kafamın içinde oynamaya başlamıştı.

Efes Pilsen One Love Festival öyle bir festival ki aslında; festival alanının şehir merkezinde olması, ulaşımın son derece rahat ve ücretsiz olması, arkadaş eş dost eski sevgili vs. hemen herkesle rahatça karşılaşılması, alkolün abartı fiyatlar olmadığı için rahatça tükilebilmesi ve bunun üstüne üstlük hastası olduğun grupların bir bir ayağına kadar gelmesi... Şimdi böyle bir festivale gitmeyen adamı bir temiz döverler. Hem de meşe odunuyla...

Çok zaman geçmedi, “Acaba davetiye bulabilir miyim?” derdime sağolsun Ayaklı Etkinlik Takvimi derman oldu ve Cumartesi günü için mis gibi bir davetiye kazanmama vesile oldu. Zaten Cumartesi günü için çok daha heyecanlıydım çünkü hastası olduğum Erlend Oye’lu Whitest Boy Alive ve yine canım ciğerim Groove Armada ayağına kadar geliyordu.

Günün öldürücü sıcak saatleri biraz hafifledikten sonra festival alanına ayak basmamla her seneki heyecanlı ortam yine karşıladı beni. Yukarıda saydığım, One Love’ın doğası durumlar bir bir kendini göstermeye başladı. Biraları yudumlamaya başlamalar, iki adımda bir eski-yeni arkadaşlarla karşılaşmalar, ayaküstü sohbetler...

Vakit yavaş yavaş ilerlerledikten ve ayaküstü karşılaşma sohbetleri bittikten sonra müzik için biralarımızı tazeledik, yerimizi sabitledik. Whiest Boy Alive’dan başkadık dinlemeye. Gözümüz Erlend Oye’un zerdali dalı gibi boyunu gördü, kulağımız yumuşacık sesini dinledi. Ardından Fisherspooner çıktı, şahane bir sahne şovuyla bizi bizden aldı. Hatta bir ara gruptan birisinin sahnede aslında çıplak olduğu iddia edildiyse de, “Onun canı sağolsun.” diyerek şovu izlemeye devam ettim.

Saat ilerledikçe, içilen biraların da sayıca etkisiyle tuvalet medcezirlerinin artmasına engel olamadık. Olsundu, sırada da Groove Armada vardı. Derken onlar da çıktı. Çok söze gerek yok, Cumartesi headliner’ı olarak üstlerine düşeni fazlasıyla yaptılar.

Uzun lafın kısası; beklediğimden ne eksik ne fazla, tam olmasını istediğim gibi geçti her şey. Sonuç olarak buradan söylemek isterim ki;

“Bu seferkini saymayız, seneye bir daha gelin...”

Herkese teşekkürler...

Fotoğraf: Ilgaz Erel

Hiç yorum yok:

 
.fc-sectitle { color:#FFFFFF!important; }