Festivalin olumlu yönlerinden de bahsedecek olursam. İstanbul sıcağında amele gibi yanmak istemeyen bünyeler için gölgelik alanların bulunması ve bu alanlarda bulunan soğuk su ve hava püskürten fıskiyeler tam anlamıyla bunaltıcı sıcaktan kurtaran şeyler oldu. Tabi uzun kuyruklar sonunda aldığınız buz gibi bir biranın da kurtardığı gerçeğini unutmamak gerekir. Her yerin beton oluşuyla ilgili söylenen olumsuzlukları, kalıplar halinde kesilip montajı yapılan çim alanlar ile kapatıp üstlerine minder sermeleri, her ne kadar sert de olsa, yayılma isteğiyle festivale gelmiş bünyelerin rahatlamasına neden oldu. "Hiç yeşillik yok!" feryatlarını bastırdı diyebiliriz :)Festival sırasında ayakta beklemekten yorulan ve acıkan bünyeyi rahatlatan ve açlığı bastıran restorantlar da vardı tabi. Rock'n Coke'ta ilk defa karşılaştığım ancak daha önce miniaturk'te yeme deneyiminde bulunanların demesiyle chipstix lezzetini gördük. Her ne kadar yememiş de olsam eminimki çok lezzetli bir şey. Bildiğin şişin üzerine patates kızartmasını geçirmişler abiler :)
Konserlerden biraz bahsedecek olursam. İlk gün Maral'ın ısrarı üstüne Gren'i dinledik. Henüz yayınlamamış olsak da biliyorsunuz onlarla da röportaj yaptık ki 2-3 hafta içinde yayınlayacağız onu da... Gren gayet güzeldi, başarılıydı. Seyirciyi de topladı. Twitter'dan takip ettiğimiz kadarıyla da insanlar memnun kalmışlardı. Gren'den sonra yer yer kulağımı Duman, Sakin ve Badem'e çevirdim. Daha sonra Cumartesi gecesinin assolisti Nine İnch Nails ile The Prodigy dinlendi. -Performans olarak zaten bu grupların kötü bir performansına rastlamadığınız için ehh fena değildi demek saygısızlık gibi gelir- Cumartesi günü biraz erken gitmemizin(festival alanına), güneşte kavrulmamızın ve tüm gün ayakta olmamızın etkisiyle The Prodigy'i bitirmeden eve dönmek zorunda kaldık.
İlk gün dersimizi aldıktan sonra ikinci gün bira daha geç gitmeye karar verdik. En azından güneş altında daha az pişeriz daha az ayakta oluruz düşüncesiyle saat 6 gibi festival alanındaydık. Açılışı Hayko Cepkin ile yaptık. Hayko her zaman olduğu gibi en büyük ilgiyi topladı, hak etti de doğrusu! Geçen Rock'n Coke gibi kostümlü, dekorlu bir şov hazırlamamış olsa da tek başına o kadar yetti ki! Razorlight ve Kaiser Chief'i - aypıtır söylemesi- VIP'den izledik. Belki alan içindeki gibi coşkulu olmadı; ama görüş açısı olarak o kadar netti ki...
Gecenin en sonunda ise "gelse de gitsek" diye yıllardır beklediğimiz ancak bu yıllar geçtikce -benim onların müziğine azalan ilgimi de göz önünde bulundurursak- yeni albümünden bir kaç şarkı bildiğim ve eski albümlerini hemen hemen ezbere bildiğim Linkin Park sahne aldı. İşte o zaman gerçekten performans sözcüğünün tanımını bir kere daha gözden geçirdim. Ayrıca sahnede açtıkları Türk bayrağı ile her daim gaza gelen Türk halkını bir kez daha gaza getirip kitleyi coşturmayı başardılar.
Sonuç itibariyle bizim memlekete kim gelirse müzik aşkından dolayı bağrımıza basıyoruz, basmalıyız da... Kazasız belasız atlatıldığını düşündüğünüz (ama halbuki ne kulis dedikoduları var elimde bir bilseniz; fakat off record olduğu için açıklayamıyorum maalesef, içimde kaldı) bir Rock'n Coke'u atlatmış bulunurken gelecek sene düzenlenecek Rock'n Coke'u iple çekiyoruz...
Profesyonel elden çıkma fotoğraf için buyursunlar: Rock'n Coke 2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder