Çok değil, bundan birkaç ay önce tesadüfen keşfettim Jehan Barbur'u ve "Nasıl olur da böyle bi' sesi kaçırdım!" diyerek utandım... Tam albümünü yalayıp yutmuşken yaz dönemi nedeniyle konserlerine bi' süre ara vereceğini öğrendim.
Nihayet 14 Eylül'de Nardis Jazz Club'da kendisini canlı izleme, dinleme imkanım oldu. Kırmızı saçlı, minik ve son derece zarif bi' kadın... O kadar yakışıyor ki sahneye! Şarkı aralarında rakısından bi' yudum alıyor, seyircisiyle biraz sohbet ediyor ve sürekli ne kadar heyecanlı olduğundan bahsediyor. İlk Nardis konseriymiş meğerse. Şarkılarını bilip onlara eşlik edenlerin sayısıda hatırı sayılır bi' çoğunluktu hani...
O geceye dair tek bi' şeyi eleştirebilirim. Tam yan masamızda oturan yaşları 25-28 arasında olan seyirci (ağır olacak belki; ama fazlasıyla hakettiler!) müsveddeleri... Konser başından sonuna kadar vıdı vıdı konuşmalarıyla, kahkahalarıyla Jehan Barbur'un sesini bile bastırıyorlardı. Bi' ara kendilerinden rahatsız olan ve bunu belirten birisiyle ufak çapta tartıştılar bile ve Nardis'ten ayrılırlarken "Bu ortamın bize tahammülü kalmadı, biz gidelim en iyisi" diyerek gene o çirkin kahkahalarıyla ortamdan ayrıldılar. İzlemeyi, dinlemeyi bilmeyenlerin "nezih" diye nitelendirilecek ortamlara neden girdiklerini ve neden çoğu insanın rahatsız olmalarına rağmen içeride tutulduklarını anlayamıyorum! Kaldı ki tüm masaların üzerinde "Performans sırasında sessiz olduğunuz için teşekkür ederiz." uyarısı da var...
Her neyse, bunları da bi' güzel içimden atmamdan sonra sizi Jehan Barbur'la başbaşa bırakıyorum...
24 Eylül 2009
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder